Başta glikoz ve fruktoz olmak üzere balın içinde bulunanlar onu şekerden 20 ila 60 kat daha tatlı, ideal bir tatlandırıcı yapar. Bu kadar tatlı olan bir gıdanın sağlığa zararlı olması gerektiği düşünülebilir. Ne var ki balda yağ, kolesterol ve sodyum bulunmaz. insan hayatı için gerekli tüm elementleri içerdiğinden sadece bal yenilerek yaşanabilir ve bu konuda tektir.
Kesik ve yaralara sürüldüğünde yara izi bırakmadan iyileştirmesi de araştırma konusudur. Yaralarda "kolejen” denilen bir tür protein oluşur. Balda çok miktarda bulunan ve basit bir şeker olan glikozun yaradaki kolejenle kimyasal olarak birleşip yara dokusu oluşmasını önlediği sanılıyor. Ayrıca çok az su içerdiği için tabaka halinde sürüldüğü ortamdaki su varlığını sona erdirerek organizmaların yaşama ve üremelerini de engellediği kabul ediliyor.
Bal bozulmaz ama içindeki su buharlaşınca kristalleşebilir, sulandırılırsa fermante olmaya başlayabilir. Balın şekerlenmesi kalite bozukluğu anlamına gelmez. Soğuk ve kuru ortamda muhafaza edilen bal bir beş bin yıl daha dayanabilir.