'yatar gül harmanı gibi
canımın dermanı gibi
her yanında çiçek açmış
binboğa ormanı gibi'
en çok neyi merak ediyorum biliyor musun? uyurken seni seyredebilmenin vereceği huzur... acaba sesinin verdiği huzur kadar büyük bir huzur verir mi bana? eğer öyleyse mutluluktan ölebilirim sanırım... ölüyorum ben...
'canım sese mi geldin
kadem basa mı geldin
sağ olsam gelmez idin
öldüm yasa mı geldin'
ben ölüyorum biliyor musun? senden ayrı geçen her dakikam için bir parça ölüyorum. ve her seferinde daha fazla yanıyor canım. gözyaşlarım her şeyden önce bundan akıyor benim. ben ölüyorum sevgili. sen gittikçe ölüyorum. sen uzak kaldıkça paramparça oluyor yüreğim. uzakta olsan da gitme sevgili. gitme...
'saçın yüzüne perde
yüreğim düştü derde
ayak üstü duramam
seni gördüğüm yerde'
görebilecek miyim seni acaba? o güzel saçların yüzüne düştüğünde, aşkımdan sıcacık olmuş parmaklarımla, onları güzel gözlerinden çekebilecek miyim? görebilecek miyim o güzel gözlerini? o anki mutluluğumu anlatabilir miyim o çok sevdiğin gözlerimle? şu an o çok sevdiğin gözlerim donuk biliyor musun? buz gibi... özlemden, korkudan, acıdan, ağlamaktan... artık içerime akıyor gözyaşlarım... ben ölüyorum sevgili... kendime lanetler okuyarak ölüyorum... gitme diye diye ölüyorum... gitme...
'nesine yar nesine
ölürüm ben sesine
bir daha vursa idi
nefesim nefesine'
sesin. her şeyi çözen, her şeyi unutturan, bütün dertlerimi silip atan sesin. sesin gelmiyor şimdi. duyamıyorum sevgili. sen beni duyabiliyor musun peki? gitme... gitme... gitme... gitme...
ben en çok neyi merak ettim biliyor musun? nefesinin sıcaklığını. o nefesle bu kar kışta ısınacağım şimdi. eğer gitmezsen... gitme...