ülkede yaşanan anti demokratik eylemleri, yolsuzlukları, uyuşturucu kaçakçılığını, faili meçhulleri, nepotizmi ve daha aklınıza gelebilecek her türlü adaletsizliği öncelikle denetleyecek, sorgulayacak, insanların haberdar olmasını sağlayacak mekanizma medyadır.
türkiye'de bunu yapabilecek bir medya var mı?
medyanın işe yaramadığı ve her anlamda derdest edildiği noktada, bunların işlevini yerine getirmesi gereken ikinci (belki de en önemli) güç hukuktur.
türkiye'de bunu yapabilecek bir hukuk var mı?
bu iki güç de güçsüzlüştürüldüğünde, ülkedeki muhalefet parti liderlerinin, milletvekillerinin, belediye başkanlarının sorumluluk almasını, bir şeylere karşı durmasını isteriz.
türkiye'de bunu yapabilecek bir muhalefet var mı?
bu üç sorunun cevabını da biliyoruz. geriye ne kaldı? siyaset, hukuk ve medyanın eli kolu bağlandıysa ve halkın kurtuluşuna karşı en ufak bir direnç gösteremeyecek konuma getirildiyse, insanların yapabileceği tek şey nedir?
evet sokağa çıkmak. lakin türkiye gibi memleketlerde oturmuş bir protesto kimliği olmadığı, insanların sokakta en doğal anayasal hakkını kullanırken dahi terörize edildiği bir gerçeklikte, halkın sokağa çıkma ihtimali var mıdır? gezi iyi bir örnek. lakin o tarihten beri iktidarı geçtik, ana muhafelet partisinin ve diğerlerinin dahi insanları ne kadar pasifize ettiğini yaşadığımız her inanılmaz olayda gördük.
recep tayyip erdoğan ve iktidarı, 20 yıldır yapmaya çalıştığı, hedeflediği her şeyi neredeyse yaptı. hiçbir muhafelefet partisi bunu engellemedi. engellemeye doğru düzgün çalışmadı bile. ama gidin bakın, taksimde hala gezi parkı duruyor. insanlar karşı durduğu için.
ee, ne olacak peki? bana kalırsa kendi aramızda ülkenin binbir çeşit problemini konuşmaya devam edeceğiz ve oy kullanma zamanı geldiğinde de kılıçdar'ın utanmazca dediği gibi gidip tıpış tıpış oy vereceğiz. bir şey değişecek mi?