don quijote

entry14 galeri
    13.
  1. başkahramanı tek başına yüz kitaba bedel olan kitap. cervantes ona öyle mükemmel söylevler verdirmiş ki, sözlerinin hangi birini not edeceğimi bilemeyip pes ettim. misal, "yoksulların gözyaşları, sende zenginlerin delillerinden daha fazla merhamet uyandırsın." Bu don kihote'nin nasıl bir kahraman olduğuna geçmeden önce, yazarını anmak isterim. kendisini tanıyana kadar, tüm zamanların en iyileri olarak addettiğim tolstoy-dostoyevski ikilisini erişilmez bir seviyede görüyordum. fakat, ''dinsizin hakkından imansız gelir.'' sözü gene doğru çıktı ve miguel de cervantes saavedra'nın imansızın önde gideni olduğunu öğrendim. erişilmez dediklerimin geçildiğine ilk defa şahitlik ettiğim için hayranlığım katlandıkça katlandı. elbette ki yine aldanıp ''gelmiş geçmiş en iyi yazar budur!'' dedim kendi kendime. ondan sonraysa homeros'u keşfettim... en iyisi bunu burada bırakıp şövalyemizden bahsedeyim.

    cesaretiyle, dürüstlüğüyle, yardımseverliğiyle tam bir erdem abidesi olan don quijote'nin, zaman zaman nükseden deliliğinin ölüm tehlikesi doğurmasına rağmen, dostu, silahtarı olmak çok büyük bir şans olurdu gerçekten. onun yardımseverliği sadece kendisinden yardım talep edildiğinde açığa çıkmaz; etrafındaki olaylara seyirci kalmayan atılgan kişiliği sayesinde yardıma ihtiyacı olanı kendi arayıp tarayıp bulur. söz gelimi, etraftan kafes taşıyan birileri mi geçiyor, gidip selam verir ve bunun içinde ne var diye sorar. burnunu her işe sokan bir kendini bilmez olarak düşünülmemesi gerekir onun; çünkü yol yordam ve nezaket bilen bir kişi olmasının yanı sıra, cüretleri hadsizlikten değil duyarlıktan ileri gelmektedir. don quijote ahlak bekçisi değildir, ahlakın bizzat kendisidir, timsalidir. karşısındaki en azılı düşmanı bile iki güzel söz söyleyerek kendini affettirebilir don quijote'ye. bu yönden lev nikolayeviç mışkin'e benzetirim onu. fazla empati kurmaktan dolayı hemencecik bağışlayıveren tertemiz yürekli kahramanlardır bunlar. ama don kişot'un, mışkin'den ayrı olarak sinirlenme huyu vardır. o, kimseye saygısızlık yapmayacağı gibi, kendisine saygısızlık yapılmasını da hoş görmez, hatta buna müsaade bile etmez. karşısında rakip olarak bir şövalye değil de örneğin bir din adamı varsa, kılıcını bir kenara bırakıp sözleriyle düello edecek kadar haktanırdır. az yer içer, az uyur; en temel ihtiyaç ve arzularına gem vurabilmiş olması iradesinin gücünü gösterir. işte aşağı yukarı böyle bir adamdır kendisi. yine de onu tek kelimeyle özetlemek gerekseydi cesaret derdim. onurun hiçe sayıldığı, yaşamak olsun da nasıl olursa olsun denildiği, kısacası, hayatta kalmanın onurlu olmaktan daha kutsal kabul edildiği günümüz dünyasında anlaşılması zor, yadırganması ve hatta alaya alınması muhtemel olsa da, son derece önemli, kişiyi ileriye taşıyan, insana yakışan bir özelliktir cesur olmak. savaş ve kavga dışında da kullanılabildiğinden dolayı bu kavramın içini boşaltmak kolay değildir. bana kalırsa bu unutulmaz roman kahramanından örnek almamız gereken başlıca hususiyet de budur.

    edebiyata doyarken bolca gülmek ve düşünmek istiyorsanız, bu kitabı okuyunuz. hayal gücünün kılıf uydurmakta sınırı yoktur, siz istemediğiniz sürece kimse sizin inancınızı değiştiremez. don quijote'yi şövalye olmadığına ikna edememek, ülkemizdeki bir kesimi yanlış yolda olduklarına ikna edememeye benzer. don quijote'nin, kendisine apaçık bir delil sunulduğunda bu büyücülerin işidir demesi ile bahsettiğim bu kesimin söylemleri neredeyse birebirdir.
    1 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük