islam terminolojisini iyi bilirim.
bırakın teoloji açısından olmasını, edebi bir eserin yazım tekniğini bir okumada anlarım.
ne bileyim, bazı süper zekalılar gibi bir eser de yazım anlatım tekniğini yok saymam.
betimleme öyküleme açıklama mecaz-mürsel öykünce fabl didaktik epik pastoral vb yazım anlatım tekniğine bakmadan kelimeyi olduğu gibi almak aptallığınıı yapmam.
örn: allı turnam bizim ele varırsan; şeker söyle kaymak söyle bal söyle... dizesinde ki allı turnanın flamingo olduğunu bilirim.
kalkıp anadolu insanı güvercinle değil allı turna ile haberleşiyordu diye hüküm verip salak gibi görünmem.
ya da allı turna adamın memleketine gidip adamı soran merak edenlere baklava börek izmir bombası kazan dibi vb tatlı söyleyecek pastahane de ziyafet çekecek demem.
islam terminolojisi açısından allah takvalı kul olun dediğinde takva sahipleriini severim dediğinde; çölde kum fırtınası yüzünden yüze göze gelen kumlardan korunmak için ve çölde kayan kumları develer daha iyi bildiği için kervanın arkasında devenin gerisinde giden insanlar devenin huysuzlanmasıyla devenin çifte atması veya dönüp ısırmasından korunmak dikkat etmek eyleminin takva olduğunu bilerek allah deveye dikkat edin, devenin arkasında giderken sakının mı demek iştemiş.
allah sünnet derken çocuğun çükünün kesilmesini mi demek istiyor veya sünnet demek deve kervanının çölde bıraktığı iz anlamından çıktığını mı anlatıyor yoksa kur'an yolunu mu anlatıyor?
allah puta tapmayın derken ve bu putların adını da "“Lât ve Uzza’yı ve diğer üçüncüsü Menat’ı gördünüz mü?” (Necm; 53/19-20) olarak açıklarken...
lat: iktidar otorite demek.
uzza: güç kuvvet güçlü olmak demek.
manat: para demek.
allah burada tahtaya taşa heykele tapmayın mı diyor, güce otoriteye paraya tapmayın mı demek istiyor?
kur'an da deyimler genelde çöl ile çölde yaşayan insanlarla günlük yaşamlarıyla alakalıdır.
herhalde kutuplarda yaşayan eskimolar veya penguenler kutup ayıları buzullarla eskimolarla olacak değildi.