Bu savaş Batı dünyasının da delirmesine yol açtı. Bu da Recep Tayyip Erdoğan iktidarının sürmesi için bir şans oldu. Umarım olmaz ama o yolda ilerleniyor.
Aralarında Amerika Birleşik Devletleri, Japonya, italya, ingiltere, Fransa, Kanada gibi ülkelerin olduğu bir grup oligark denilen Rus sivillerin mal varlıklarına el koyma gibi yaptırımlara karar veriyor. Şu ana kadar el konulan toplam miktarın 1 trilyon dolar kadar olduğu söyleniyor. Hiçbir hukuksal dayanağı olmadan neredeyse Putin'e temas etmiş kişilerin çocukları bile savaş suçlusu sayılır duruma geldi.
Rus şirketlerin faaliyetleri donduruluyor, ticari bağları kesiliyor, yöneticilerin seyahatleri kısıtlanıyor. Örneğin tarafsızlığı ile bilinen isviçre bile bazı Rus mal varlığını dondurdu. Fransızlar Manş Denizi'nde Rus Kargo gemisine el koydu. Londra'da yaşadığı evinde ölüsü bulunan Rus iş insanı Mikhail Watford'un ölüm sebebi hala gizemini koruyor.
Bu yönde lobi yapanlar Putin'in bu yolla dizginlenebileceğine inanıyorlar.
Bu da Ruslara karşı şu önemli gerçeği kavrattı: Para ve Emlak yatırımı için batı artık güvenilmez! Görülüyor ki fırsat bulduğu anda hukuk tanımaksızın malları ele geçiriyor. Ama Batı Dünyası'nın aceleyle ve kaos ortamında insanların mal varlıkları ele geçirmesi sadece Rusları değil Batı'da hayli parası olan Arapları da rahatsız etti.
Türkiye bunu fırsata çevirebilir mi? Rus Milyarder Roman Abramoviç'in 360 milyon dolar değerindeki dev yatı Bodrum'da ve bunun arkası da gelebilir. Yurt dışında bulunan para, altın, döviz, menkul kıymet v.b. gibi şeyler için 30 Haziran 2022 tarihine kadar Türkiye'ye getirenlere "Varlık Barışı" adı altında "Bunun kaynağı nedir" diye sorulmayacak ve bu tarih büyük ihtimalle uzatılabilir de... Bu sayede de Batı'dan kaçan sermaye Türkiye'ye gelebilir. Yaşadığımız bu büyük ekonomik kriz ortamında da bu ülkeye adeta can suyu gibi gelecektir. Ama 2023 seçimlerini bu ekonomik kriz yüzünden kolay bir zafer olarak gören muhalefet liderlerinin Erdoğan'ın bu şansını da değerlendirmesi gerekmektedir.