ne mutlu bizlere.
bugün bu kutlu zaferin 107. yıldönümünü idrak ediyoruz.
çanakkale'yi "geçilmez" kılan başta mustafa kemal atatürk olmak üzre tüm kahraman atalarımıza sonsuz şükranlarımı sunuyorum...
hiç şüphesiz ki 18 mart 1915 günü karşımızda dünyanın o güne dek gördüğü en muhteşem ateş gücüne sahip bir armada vardı.
düşmanlarımız da bunu çok iyi biliyorlardı.
kendilerinden çok eminlerdi.
kendisinden çok emin olan düşman kuvvetleri kibire kapılmışlardı.
kendilerinden o kadar eminlerdi ki, çanakkale'yi kolayca geçip istanbul'u işgal edecekler ve işgal edecekleri istanbul'da kendi paralarını kullanacaklardı.
bunun için yanlarında bastırdıkları osmanlı poundlarını bile getirmişlerdi.
hazırlanan bu paralar, istanbul'u işgal edecek ingiliz askerlere verilecekti, işgalde görev alacak unsurlar da işgal bölgelerindeki alış verişlerini bu paralarla yapacaklar, istanbul'daki her türlü ticarette bu banknotlar kullanılacaktı.
mağrur ingilizler 18 mart 1915'te boğaza giren gemilerindeki askerlerine istanbul'da harcamak(!) üzre bu paraları dağıttılar. bu saldırı öncesi bir nevi moral motivasyon oldu ingiliz bahriyelilerine...
ama batırılan kraliyet armadası gemileri ile birlikte bu paraların pek çoğu boğazın serin sularına gömüldü.
ardından nisan ayında başlayan gelibolu çıkarmasına katılan birliklere de bu paralar dağıtıldı.
nisan-mayıs 1915'te bu paralar tedavülde kaldı.
ingiliz ve anzak askerleri aralarındaki alış verişi bu paralarla yapıyorlardı...
ama tabi neden sonra çanakkale'nin geçilmez olduğunu anladılar.
tıpış tıpış geri döndüler...
bu bastırdıkları banknotlar da ellerinde patladı. koleksiyoncular dışında bu paralara rağbet gösteren olmadı...
1. dünya savaşı başlangıcında ve çanakkale savaşları sırasında büyük britanya'nın denizcilik bakanı olan winston churchill, 18 mart günü kazanacakları zaferden o kadar emindi ki, taarruz öncesi gazetecilerin sorduğu "çanakkale boğazını geçebilecek misiniz?" sorusuna şu yanıtı vermişti;