ümmetimizin lideri, asrın liderimiz henüz genç bir delikanlıyken iett spor kulübünde futbol oynamış, lakin babasının baskıları yüzünden futbolu bırakıp işçi olarak italya'ya gitmiş, torino şehrinde fiat fabrikasında işe başlamıştır.
alnının teri ile ekmek parasını kazanmaya çalışırken, günlerden bir gün fabrikaya rahmi koç gelmiş.
rahmi koç fabrikayı gezerken tayyip erdoğan'ı görmüş ve ona "ooo tayyip naber ya, napıyorsun burada" diye sormuş, ikili bir süre muhabbet ettikten sonra ayrılmışlar.
tabi fabrikadaki ustabaşı ve diğer işçiler meraklanmış.
tayyip erdoğan'a fiat'ın ortağı rahmi koç'u nereden tanıdığını sormuşlar.
erdoğan'da, "benim memleketlim yahu" diye cevap vermiş.
neyse efendim günler böyle geçerken yine bir gün fabrikaya, fabrikanın sahibi agnelli'lerin çapkın oğlu ve yeni sevgilisi brigitte bardot gelmişler.
tam erdoğan'ın bölümünü gezerlerken brigitte bardot yanındaki sevgilisine tayyip erdoğan'ı göstermiş, tayyip erdoğan'a el sallamışlar "naber tayyip hayırdır ne yapıyorsun burada" diye sormuşlar, tayyip erdoğan'da yanlarına gitmiş samimi bir muhabbet sonrası vedalaşıp ayrılmışlar.
tabi fabrika müdürü, ustabaşı ve diğer işçiler yine tayyip erdoğan'ın çevresini sararak ona bunları nereden tanıyorsun diye sormuşlar. tayyip erdoğan; "ohooo, ikisi de eski arkadaşım, çok severim" diye yanıtlamış.
birkaç gün sonra fabrikaya bu kez jean paul belmondo gelmiş, belmondo fabrikayı gezerken birden "vay tayyip baba ne arıyorsun burada be" diye seslenmiş. tayyip erdoğan ve belmondo muhabbete koyulmuşlar. tabi fabrika müdürü, ustabaşı ve diğer işçiler şok içinde...
belmondo fabrikadan ayrıldıktan sonra hemen tayyip erdoğan'a belmondo'yu nereden tanıdığını sormuşlar. erdoğan ise "ohooo, yahu bu benim iyi dostum, bana film teklifi gelmişti, kabul etmedim, yerime belmondo'yu önerdim, sonra o aldı yürüdü" demiş...
yine bir süre daha geçmiş, fabrikaya bu kez uganda diktatörü idi amin gelmiş.
idi amin fabrikayı gezerken tayyip erdoğan'ı görmüş, "tayyip, tayyip" diye seslenmiş, sarılmış öpüşmüşler muhabbet etmişler ve ayrılmışlar.
fabrikadakiler şaşkın, erdoğan'a idi amin'i nereden tanıdığını sormuşlar. "birlikte çok timsah avladık, can dostumdur" diye cevap vermiş erdoğan.
neyse aradan birkaç hafta geçmiş, bu kez iran şahı fabrikaya gelmiş, fabrikayı gezerken o da tayyip erdoğan'ı görmüş ve yanına gelmiş, kucaklaşıp öpüşmüşler, muhabbet selam faslından sonra şah da fabrikadan ayrılmış.
fabrika müdürü ve diğerleri iran şahı'nı nereden tanıdığını sormuşlar.
tayyip erdoğan; "yahu şah ile dostluğumuz çok eski, farah ile şah'ın nikah şahidiydim ben" diye yanıtlamış...
günler günleri kovalamış, bu kez fabrikaya sscb devlet başkanı leonid brejnev gelmiş.
brejnev de diğerleri gibi üretim bandını gezerken tayyip erdoğan'ı görmüş ve "yoldaş tayyip kak dela" diyerek erdoğan'a sarılmış. ikili muhabbet etmiş ve ayrılmışlar.
tabi ayrıldıktan sonra yine aynı muhabbet, erdoğan brejnev'i çok eskiden tanıdığını, brejnev'in iyi bir yoldaş olduğunu anlatmış.
tabi fabrikaya her ünlü biri geldikçe fabrika müdürü olsun, diğer müdürler, ustabaşları olsun kıskançlıktan çıldırıyorlarmış.
fabrika müdürü en nihayetinde tayyip erdoğan'ı yanına çağırmış.
"yahu tayyip, bu nasıl iş sen herkesi tanıyorsun, kimsin sen" diye sormuş.
tayyip erdoğan; "fiat'ın torino fabrikasında bir emekçiyim" diye yanıtlamış.
fabrika müdürü "peki madem herkesi tanıyorsun, papa'yı da tanıyor musun?" diye sormuş.
erdoğan; "tabi ki tanıyorum, papa ile çok iyi dostuz" diye cevaplamış.
inanmamışlar tabi, "yürü roma'ya gidiyoruz" diyerek bir heyet oluşturmuşlar. birlikte roma'ya gitmişler, vatikan'daki st pietro meydanına gelmişler.
tayyip erdoğan, yanındakilere; "şimdi siz burada bekleyin, ben yukarı çıkıp papa'nın koluna gireceğim ve balkondan size el sallayacağız" demiş.
tabi kimse inanmamış, ama yine de beklemeye başlamışlar.
meydan hınca hınç dolu, tayyip erdoğan, bazilikadan içeri girmiş, dakikalar sonra papa ile kol kola balkona çıkmış ve onu izleyen fiat fabrikası müdürlerine el sallamışlar. tayyip erdoğan papa ile vedalaşmış ve arkadaşlarının yanına dönmüş.
dönmüş dönmesine ama fabrika müdürü o sırada baygın halde yerde yatıyormuş.
erdoğan; "ne oldu, beni papa ile kol kola görünce şaşkınlıktan bayıldı değil mi" diye sormuş.
oradakiler cevaplamış. "hayır o yüzden bayılmadı"
erdoğan şaşırmış ve sormuş; "peki o halde niçin bayıldı müdür bey?"
diğer müdürler cevaplamış; "siz papa ile balkona çıkıp bize el salladığınızda, arkamızda fotoğraf çeken iki japon turist vardı, turistlerden biri yahu şu balkondaki bizim tayyip, ama yanındaki külahlı adam kim diye sorunca müdür bey dayanamadı ve bayıldı..."
ya işte böyle sevgili arkadaşlar.
biz ona boşuna "dünya lideri" demiyoruz. dünya lideri olmak hiç de kolay değil gördüğünüz gibi...