yazmayım diyorum, boş ver diyorum ama dayanamıyorum...
halk arasında amiyane bir tabir vardır; adamın ağzını kapatsan götü ile konuştururlar denen durum.
işte bu durum hasıl oldu.
basitçe her zeka seviyesinde insanın anlayacağı şekilde anlatalım.
dikkat ediniz, eğitim bilgi vb değil de zeka seviyesinde anlatalım dedim. çünkü artık aklı ve zekayı inkar eder bir biçimde konu bilim eğitim tıp idare sosyal sorumluluk sağlık hayat olmaktan çıktı ve sadece ölümler istatistik bir rakam ile yaşananlar "ben dedim oldu" kapsamında konuya ideolojik açıdan yaklaşılıyor yaşam biçimi özgürlük vb açıdan da politik olarak tartışılıyor.
bunun için durumu algılamak için tek ihtiyacımız olan akıl ve zeka, oysa biz zeka ve aklı inkar ediyoruz.
bunun için ilkokul çocuğunun anlayacağı şekilde anlatacağım.
unutmadan; yok canım lafım size veya herhangi birine değil de bugün konuştuğum embesilin birine (umarım okur, okumasa da olur. zaten neyi anlatmak istediğimi anlamayacak) olan tepkidir.
cadde de siz yürürken önünüzden giden biri sigara içiyor. aranızda ki mesafe 3 metre. adam sigarasından her nefes çekip dumanı dışarıya verdiğinde siz onun arkasında yürüdüğünüz için sigarada dumanında olan aromatik hidrokarbonları, nikotini, beta-naftilamin, n-nitrozonornikotin vb (bu sigara dumanında tanecik halinde bulunan zararlı maddelerdir. insan hücresini bozan ve sigara kanser yapar dedirten duruma yol açan maddeler) maddeleri sizde fark ediyorsunuzdur.
açık havada bir parkta ya da cafe de bahçe de plaj da 3 metre ileride masada ya da piknik yapan, plaj da şezlong da güneşlenen biri aromatik egzotik tadı olan bir pipo veya nargile ya da puro içiyor.
ne bileyim, o an tütünün verdiği çikolata ya da vanilya vb kokuyu almaz mısınız?
bazen öyle oluyor ki içen adam 10 metre mesafe de olsa tütünde ki çikolata tadını sanki yanınızda gibi genzinizde hissedersiniz.
tamamen bu durum açık havada rüzgarın yönüne sizin konumunuza yürüyüş hızınıza bağlı.
burada mesafenin 2-3-5-7-10 metre olması önemsiz.
bu açık havada sigara dumanı gerçeğini maskeye ve corona virüse endeksleyelim.
açık havada sigara dumanında olan aromatik hidrokarbonlar ne ise corona virüs de odur.
sizin yan masanızı bırakın 3 masa ileride biri piposunu içiyor ve pipo içenin çekip vermiş olduğu dumanında aromatik hidrokarbonlar sizin burnunuza kadar geliyor ve sizin "adama gidip bu tütünü nereden aldın? markası ne diye sormalıyım" hissi yaşatıyor ise (ya da sigara dumanından rahatsız olup gidip bu pipoyu adama monte mi etsem acaba?) kızgınlığı yaşıyorsanız açık havada 10 metre ilerinizde maske takmayan enfekte olmuş biri size virüsü sanki yanınızda hemen karşınızda duruyormuş gibi sizde maskesiz olduğunuz için size virüsü bulaştıracaktır.
virüsün havada asılı kalması ile sigara dumanında olan aromatik hidrokarbonlar nikotin gibi maddelerin havada asılı kalmasına değinerek mikron ölçülerine hava sirkülasyonu ile hızlarına vs değinmeyeceğim.
bunun için özellikle açık havalar daha çok bulaşıya müsait ortamlardır.
insanlar açık havada maskeyi çıkarıyor, daha çok nefes alma-verme daha çok efor ile virüsün etrafa salınım miktarı artıyor ve kapalı alanda alacağınız ya da ortama yaydığınız virüsten daha fazlasını açık havada veriyorsunuz.
unutmadan; virüs güneş ışığında canlı kalmıyor ama sanki kont drakula wampir gib güneşi görünce hemen ölmüyor (unutmuşum, virüsler canlı veya değil tartışması yapılıyor. bildiğimiz yaşam tanımına göre ise virüsler canlı sayılamaz) neyse...
entry uzuyor.
yolda konuştuğum embesil okumaz, okusa da anlamaz.
anlasaydı kalkıp hes kodu maske zorunluluğu kalkmasını savunmazdı.
yazık, embesillik işte...
akıl-zeka sorunu yaşamak böyle bir şey işte.
m.j. ryan'ın dediği gibi (dünya sağlık örgütü kıdemli danışmanlarından, ingiltere'nin sıkılaşmayı gevşetelim de adım adım normelleşmeye dönelim demesine) epidemiyolojik aptallık.
insanlar bu kadar nasıl kör olur da bir şeyi bilmeden anlamadan denemeden gözlemlemeden araştırmadan sorgulamadan kabul eder ve savunur hale geliyor anlayamıyorum.