Bu bir ihanetten daha çok, boğazda düğümlenen kelimelerin içinde kendini bırakmayı beklediği, tenha bir mekanda, deniz manzarasının karşısında sigaranı içerken düşündüğün tüm duyguların tek bir yerde toplanmasına neden olur. Hele hele en yakın arkadaşına aşıksa, o zaman bu duygular öyle bir düğüm haline gelir ki, karşı kıyıya geçene kadar gözyaşları sel olur.
Önce şunu sorarsın kendine, "benim ondan ne eksiğim var?"
Sonra bir bakmışsın, eksik ne onda, ne de sende.
Sonra şu soru gelir aklına, "onda ne buldu da beni sevmedi?"
Derin bir iç çekersin.
"Belki de ona karşı ilgi duymasının sebebi de nasıl davrandığı ile alakalı."
Bu sözler çıkar ağzından, istemsizce.
Kalbini bir kez daha yaralar.
Sigarandan bir fırt daha çekersin, için anlık olarak rahatlasa bile o boğazındaki yumru bir kez daha bastırır o rahatlığı.
Gözyaşların tek tek düşer damla damla.
Ve bakarsın bir kez daha o sonsuz denize, sanki son kez bakıyormuşçasına.
Mantığın, "sana başka kız mı yok, gençsin, yakışıklısın, muhabbetin iyi, elbet çıkar karşına." der, ama...
Kalbine bir kez daha bakarsın, o zaten diyeceğini demiştir. Kılını kıpratacak hali kalmamıştır. "Başkası koca bir yalan..." der ve susar. içine kapanır.
Ne yâr yakında kalır yanımdan ırak,
Halim darmaduman olmuş geride kalan ayaz.
Yanımda o olmadıktan sonra, ne servet ne şân,
Ağır gelir o saatten sonra bize yaşam...
Bu şehir girdap, çekti beni içine,
Gülüm solmuş, dünyadan banane.
Kalem kırılsa bile, bulunur bir çare,
Yâr bir kere gittikten sonra, ne kalır geriye?