oldum olası akp'ye oy veren, akp teşkilatlarında çalışan bir genç varmış.
lakin bu genç işsiz ve 5 parasızmış.
artık canına tak demiş. karar vermiş, tayyip erdoğan'ın huzuruna çıkacak ve ona kendisini anlatıp, akp için yaptığı çalışmaları anlatıp hakkı olan işi isteyecekmiş.
sürekli cimer'e yazmış ve randevu talep etmiş, bununla da kalmamış, beştepe'ye gidip illa ki erdoğan ile görüşmek için beklemeye karar vermiş.
yine böyle günlerden bir gün tayyip erdoğan'ın mercedes maybach aracı tam saraydan çıkış yaparken gencin önünde durmuş, arabadan inen danışmanlardan biri mercedes maybach'ın arka kapısını açarak genci arabaya binmeye davet etmiş.
genç bir anda kendini tayyip erdoğan'ın yanında bulmuş. araç ilerlemeye başlamış. genç tayyip erdoğan'a bakıyor ama erdoğan onunla hiç konuşmuyormuş.
neyse bir süre araçla gittikten sonra büyük bir binaya gelmişler, burası sanayi ve ticaret odasıymış. tayyip erdoğan araçtan inmiş, genç de onu takip edip birlikte salona girmişler.
tayyip erdoğan salonda konuşmuş ve ayrılmış, genç de hemen arkasında.
derken daha sonra yargıtay binasına gitmişler, yine erdoğan önde, genç adam hemen arkasında, bir sürü kalabalık, bir sürü konuşma falan, oradan da ayrılmışlar.
bir fabrikaya gitmişler, orada da aynı şeyler.
daha sonra belediye binasına, valiliğe, sonra bir avm'ye gitmişler.
gün boyu genç adam tayyip erdoğan ile birlikte gezmiş.
yeniden arabaya binmişler, araba şehirden çıkmış, ıssız bir yolda giderlerken genç adam artık dayanamamış ve; "efendim ben sizden iş istemek için gelmiştim, benimle iş konuşmayacak mısınız?" diye sormuş.
tayyip erdoğan kızmış.
"ya demek öyle, peki madem buyur in arabadan" diyerek genci ıssız yolda bir başına bırakmış ve konvoyu ile birlikte tam gaz ayrılmış oradan.
şehirden uzak tenha bir yerde yolun ortasında bir başına kalmış akp'li genç.
cebinde de dönüş için 5 kuruş para yokmuş üstelik.
şehre doğru dönmüş ve yürümeye başlamış, bir yandan yürüyor bir yandan da "ulan ben nerde hata yaptım da sayın cumhurbaşkanımızı kızdırdım, acaba bana bir ders mi vermek istedi" diye düşünmüş.
böyle böyle düşünerek saatler sonra yaya olarak eve varmış.
"erdoğan bana böyle davranarak bir mesaj vermek istedi" diye düşünmüş.
ertesi gün, sabah erkenden kalkmış giyinmiş ve erdoğan ile birlikte gittikleri ticaret ve sanayi odasının yolunu tutmuş.
bir gün önce erdoğan ile birlikte oraya gelen genci görenler, hemen ona yalakalık yapmaya başlamışlar.
bir tane fabrikatör gelmiş, "bizim bir arsa işi var, şu 500 bin lirayı alın ve bizim işi halletmemize yardımcı olun lütfen" demiş.
bir diğeri "bizim kredi hibe işimiz var, şu 1 milyonu alın ve bu işi halledin" demiş. bir başkası gelmiş vergi indirimi için yardım istemiş karşılığında 2 milyon vermiş.
genç bir bavul parayla oradan ayrılmış.
ardından erdoğan ile gittiği diğer yerleri ziyaret etmiş, onu gören herkes ona bir şeyler verip karşılığında bir şeyler istemişler.
genç adam böyle böyle sürekli işadamlarıyla, firmalarla, bürokratlarla temas halinde olmuş, 1 seneye kalmadan dolar milyarderi olup çıkmış.
ve nihayet kendisini bugünlere getiren asrın liderimizi ziyaret etmek için randevu talep etmiş.
eh, artık dolar milyarderi olduğu için kolayca randevu almış ve beştepe'ye gitmiş.
erdoğan bunu kabul etmiş hemen ve olan biteni erdoğan'a anlatmaya başlamış.
erdoğan onu susturmuş ve konuşmaya başlamış.
"aynı yerde indirdiğim ne ilk ne de son genç sendin, ama benim ne demek, ne yapmak istediğimi bir tek sen anladın ve zengin oldun. bay kemal bunu bilmezzz." demiş.
velhasılı kelam, reisimizin aslında susması bile onu anlayabilenler için bir nimettir.