filmde ensest, din ve toplumsal normlar birer tabu olarak görüldüğü için yıkılmaya çalışılmış. aykırı ve marjinal bir film evet. hiçbir ahlaki kaygının olmadığı distopik bir dünyanın içine girdiğimi hissettim.
öykü karayel ve öner erkan'ın kablolarla birbirlerine bağlı olmaları ve biri ölünce diğerinin de ölmesi, günümüz insanının sorunlu ve saplantılı bağlılığını simgelemiş bence.
sezgi karakterini canlandıran türkü turan'ın, babasının elinden kamerayı alabilmek için parmaklarını kestiği sahne ise insanların en basit konularda bile maddeyi tercih edip insanları önemsememelerini ve bunu normalleştirmelerini sembolize ediyor olabilir. ayrıca insan kolu pişirip yedikleri sahne bana gıybeti hatırlattı. hucurat suresi 12. ayette belirtilen şey. gıybet etmek ölmüş kardeşinin etini yemek gibidir.
iki doktorun hastanede seks yapması ve sara krizi geçirmiş adamı hastaneye getiren kızın buna hiç şaşırmaması da zinanın apaçık ve sıradan bir hal almasıyla ilgili.
kibirli kadın başkomiserin (feride çetin) gerçekten putun önünde secdeye varması ve lezbiyen olması da nefsin ve benliğin insanı getirdiği hali simgeliyor.