Çekme ellerini gözlerimden,
Tozlu pencere ürkütüyor beni.
Hem söyle bana, söyle
Su değil miydi bütün kayıpların ardından içilen?
Ardından anmak bütün yudumları
Yakmaz mıydı gözlere inen bütün perdeleri?
Hadi söyle bana.
Anda yaşamaya alışmadığımızı,
Gelecek diye gülümsediğimiz şeye bakarken aslında yüzümüzü arkamıza çevirdiğimizi
Geçmişsiz mutlu olamadığımızı
Geçmişle mutlu olamadığımızı
Mutlu olamadığımızı.
Şair, çekme ellerini gözlerimden
Perde açılıyor bakakalıyorum alnının kırışıklıklarına.
Yoklaşıyorsun her gün, kurtar beni.
Hem sen söylememiş miydin?
Kırışa kırıla büyür insan yüreği?
Hem söyle bana
Çekersen ellerini görebilecek miyim yüzümü?
“Sözlerdir en ağır yükler!” Diye bağırmıştın bir kere bana. Hangi yüktü beni buralara kadar sürükleyen?
Çekme ellerini gözlerimden, tozlu pencereler ürkütüyor beni.
Hem söyle bana
Sen değil miydin ışıklar altında karanlıklara saklanıp, sonra aydınlık isteyen?
“sormalı harab-ı lev’a-i kalbe
bir yudum şarab-ı neşe içun” deyip her hasrete göz yuman.
Sözleri bırakalım artık şair
Çekme vakti geldi ellerini gözlerimden.