Kokona kılıklı bir ablanın, rüküş çantasından tomarla çıkarttığı banknotlar üstünde çil çil kızıl iki yüzlük yunus emre simasını görüdüğümde "ne iş yapıyorsun hanım abla?" diye sormak geldiği zaman içimden, bu laf daha boş geliyor bey abi. Hele bir de bi' şey almak için kılı kırk yararken; etiketine bile bakmadan arapça konuşan muhtemel suriyeli'leri gördüğümde... Haklısınız, parayla saadet olmaz; ama parasız da pek olmuyor. Bu saadet zillisi neyse artık, bizimle dalgasını geçiyor. Oysa Ajda Ablamız bile, filmin sonunda doğruyu diyerek sadri abimiz'i kurtarıyordu. Delikanlı kadındı yani. Bize ofsayt osman olmak yaraşıyor. Filmin sonunu bekliyoruz artık. Ajda abla doğruyu desin, hakim "gol!" diye bağırsın, filiz boynumuza atılsın... Saadet kaltağı da hasedinden çatır çatır çatlasın! Umut fakirin ekmeği ne de olsa. Olmayayacak iş değil. Ah be dinine yandığımın kavanoz diplisi: Bi' düşeş bi' mars be! Çok şey mi istiyoruz senden?