ingiliz subay Frederick Burnaby (1842-1885)'nin gözünden Osmanlı Türkleri;
"Türk yatakları çok ilkeldir; hiçbir karyola kullanılmamaktadır. Yerde bir veya iki yatak döşenir, yorgan çarşaf veya battaniyenin yerini alır. Genellikle keten ile kaplı ve tüylerle doldurulmuş bir ipek yorgandan oluşur. Bu yorganlar babadan oğula geçer."
"Anadolu'nun büyük şehirlerinde ingiliz malları bulunur. Çünkü Türkler ucuz ingiliz malını tercih ederler."
"Ermeniler vücut alışkanlıklarında son derece kirlidir. Aksine Türkler çok daha temizdir ve banyo kullanımı konusunda çok titizdir."
"Türklerin söylediğine göre kadınların çoğu okuma yazma bilmiyormuş. Günlerini dedikodu ve yemek yemeyle geçiriyorlarmış..Genelde Türk aile hayatı çok sıkıcıdır ve mutsuzdur. Yaşlı ve az tercih edilen eşler kocalarının genç hatunlarını kıskanırlar ve onlardan nefret ederler. Hatunlar kocalarına zehir akıtırlar ve koca da hangi birisine inanacağını bilemez. Böylelikle ev cehennem gibi bir yer olur çıkar. Entrikalar baş gösterir."
"Türk hukuku mirasın paylaşımı bakımından ilginçtir. Bir adam öldüğünde kız çocuğu bırakır ve adamın erkek kardeşi de varsa; miras ikisi arasında bölüştürülür. Eğer iki kızı varsa malın çeyreği onlara; yarısı ise erkek kardeşe kalır. Ama erkek çocuğu varsa tüm mal oğluna kalır kardeşi pay alamaz."
"Angora (Ankara)'daki kadınlar açıkça dans etmezler, onlara yasaklanmıştır oysa Yuzgat (Yozgat)'taki Çingene kadınlar ulu orta raks ederler."
(Fred Burnaby, On Horseback Through Asia Minor, Vol. I, Sampson Low, London 1877, s. 50, 92, 100, 132, 135-136, 146.)