...alacakaranlıkta otobüs otogara girer.
kız coktan hazırlanmıştır inmek için.
otobüsün terminale girdikten sonra indirme peronlarına varması neden bu kadar uzun sürmektedir!
indirme peronlarına yaklaşılır...
kız hışımla ayağa kalkar,
yolculuk boyunca yanında oturmuş olan teyzeye zarar verince sırıtık sırıtık özür dileyerek pencereden dışarı bakar arayan gözlerle...
içindeki sevinç ve heyecan karnını daha cok agrıtır, başını döndürür, vücudunu titretir...
ama yok? nerede? gelmedi mi acaba daha?
kız otobüsten iner, sabahın serinliği iliklerine dek işleyiverir anında...
uyanamadı mı ki?
kız soğuktan değil ama heyecandan tirtir titreyerek valizini almaya yönelir.
demiştim, uyanamazsın demiştim. erken yatsa da uyanamaz ki bu saatte.
kız bagaj fişini valiziyle takas ettikten sonra gitmek için arkasını döner.
ve...
ordadır işte!
karşıdadır!
hemen karşıda!
çok yakında!
gülmektedir...
ne güzel gülmektedir!
başını biraz yana eğerek öylece kıza bakmaktadır...
gözleri işte!
o da ne? ellerinde de bir buket kır çiçeği!
kızı görünce unutmuş çiçek taşıdığını elleri, iki yana bırakıvermişler kendilerini...
kız dengesini kaybedecek gibi olur, valizini yere bırakır, mıh gibi çakılmıştır olduğu yere yüzünde sevincin, sevginin, şaşkınlığın, özlemin, yol yorgunluğunun ve soğuğun birarada yarattığı bir ifadeyle.
ikisi de kalakalmışlardır karşılıklı şimdi...
birbirlerinin gözlerinde...
üç metre var ya da yok.
10 saniye... 20 saniye... 30 saniye...
uyan!
40 saniye... 50 saniye... 1 dakika...
kendine gel!
geliyor şimdi. kıza doğru geliyor.
yaklaşıyor, yaklaşıyor, daha yaklaşıyor...
gözleri işte!
tüm özlemi yüzüne yansımakta şu anda, sevgisi izin vermemekte düzgün yürümesine.
ve kız hala kıpırdayamamakta.
ah!
elleri işte!
yüzü, dudakları...
kolları, omzu...
kokusu... çiçeklerin kokusuyla karışmış.
nefesi, kalp atışları...
sesi...
sıcak işte!
huzur işte!
mutluluk!
kız gözlerini açar.
sevgilisinin omzunun üstünden yolculuk arkadası olan teyzeyi görür.
teyze kıza gülümser.
kız da teyzeye.
ve tekrar gözlerini kapar şimdi.
aynı büyü...