Şifa hastanesi. Yağan bombalar altında şifa aranıyor. Parkelerin üzerine 10-11 yaşlarında bir çocuk uzatılmış. Hızla oradan geçmekte olan genç bir doktorun gözü yerdeki çocuğa takılıyor.
Doktorların herkese yetişmesi fiilen mümkün değil.
Doktor eğiliyor yerdekine.
Nabzını almaya çalışıyor, ölmüş. Çaresiz bir kaç kalp masajı denemesi. 10 bilemediniz 11 yaşındaki Filistinli çocuk şehit.
Yerde yatan 18-20 yaşlarında bir genç daha. Büyük ihtimal ölmüş, ama yanındaki iki kişi, biri kalp masajı yaparak, biri suni solunum yoluyla onu hayata döndürmeye çalışıyor. Hayır hayır, başındaki iki kişi, doktor değiller, hemşire, hastabakıcı da değiller. Onlar yaşamla ölüm arasındaki gencin yakınları.
"O şehit..", "o şehit" sözleri dökülüyor birden masaj yapmaya çalışandan...
Doktorlar, yaralılar, yaralı yakınları, gazeteciler, herkes bir koşuşturmaca içinde..
Bir kız çocuğu getiriliyor aceleyle, hemen yere betonun üzerine uzatılıyor. Doktor stetoskopunu çıkarıp küçük kızın kalbini dinlemek üzere elbisesini kaldırıyor... görüyor ki, tam küçük kızın kalbiinin olması gereken yerde, bir şarapnel parçası... Stetoskopa iş kalmıyor; o da şehit!
Şaşılası bir şey, onlarca yaralı çocuk gelip geçiyor; ağlayan yok neredeyse... Ağlamayı unutmuş belki Filistinli çocuk... Ama bir şeyi biliyor. Sapanıyla taş atmayı siyonistlerin üzerine, taşı atarken, içinden, yüreğinden başka birşeye hazırlıyor kendini.. fedaya... Ondan belki yanıbaşına kadar gelen ölüm karşısındaki bu soğukkanlılığı...
Yatağın üzerine uzatılmış gencin ağzından burnundan oksijen hortumlarını çekiyor genç bir hastabakıcı. Soran gözlere cevap veriyor: "Şehit şehit..."
Gün boyu onlarca kez duyuluyor bu söz orada.
insanlar çaresiz, doktorlar çaresiz, tıp çaresiz...
Çaresiz olmayan yalnız Filistin halkı.
Onlar, şehitlerini orada morga gönderip yeniden direnişe, savaşa katılmak için çıkıyorlar Gazze'nin kan kokan, bombalar yağan sokaklarına...
belki fhkc'li, belki hamas'lı, belki el fetih'li... ama tüm ezilen dünya halklarının kalbine gömülmüş bir şehit...