kadınları erkeklerin anlatmasındaki sakatlık

entry1 galeri
    1.
  1. rick and morty 3. sezon 10. bölümü izlerken fark ettim.

    bölümün ortalarında beth aslında babası tarafından yaratıldığı bi klon olabileceği korkusuna kapılır, bir klon olsaydı bile bunun farkında olmayacağından hareketle bir sabit arayışına girer (lost'taki desmond hume gibi biraz), bu sabitin boşandığı ama hala sevip sevmediği konusunda gittiği eski kocası olabileceğini fark eder ve eski koca jerry'nin evine gelir. jerry beth'i klon olmadığına inandırmak için ilk öpüştükleri anı özellikle de kendi bakış açısından, hissettiklerini içerecek şekilde tüm detaylarıyla yaklaşık bir buçuk dakika seri cümlelerle anlattıktan sonra, gerçek hikayenin finalindeki gibi öper. ardından beth bu anın ilk yaşadıklarında kendine iyi bile hissettirmediğini ancak şimdi tekrar dinleyip yaşayınca ise taptığını falan anlatır. jerry'i zamanla ne güzel sevmeyi öğrendiğini anlatıyordur aslında.

    rick and morty zeki ve geveze bi dizidir, bu sahneleri izlemese bile rick and morty'nin ne olduğunu bilen biri bu anlattıklarımı ne şekilde detaylarla, her türlü düşüncenin en derinine nüfuz ederek ve belki on binlerce kelime ve kareyle anlattığını tahmin eder.

    sahneyi izleyince eski sevgilisi geliyor insanın aklında. aralarında en çok sevileni hani.

    beth'miş gibi kurmaya başladım, en basit, en hiç derinlemesine düşünmeden "kezban mıdır nedir ya", "öfff sıktı bunun da bu hareketleri" hissi veren davranışların altında bile geçmişle, aile ile tüm yaşanan detaylar ile ilgili ne kadar kompleks örüntülerin olabileceğini fark ediyorsun. sonra aslında birini sevdiğinde onu tüm bu asla çözemeyeceğin, karmaşık, zor, yorucu kalıplarıyla birlikte sevdiğini fark ediyorsun. ama sahip olduğunda bundan sürekli şikayet etmekten de kaçınmıyosun.

    neyse, dizide beth'i güzel yazmışlar. iki tane amerika'lı şişman adam bu dizinin senaristleri. kadın bakış açısını yansıtmalarını en sok bekleyeceğin insanlar falan aslında. brad pitt'ler gibi falan binlerce kadın tanımış değiller (muhtemelen bu bakış açsını edindikleri hayatlarının ilk yıllarında henüz herhangi bir başarı da elde etmemiş olacaklarından dolayı), ama oturdukları yerden simüle etmiş, anlamayı başarmışlar dünyadaki yaşayan diğer bilmem kaç milyar erkekten daha fazla.

    ama hala kadını en iyi anlatan bir erkek.(bir erkek olarak bunu iddia etmemdeki ironinin farkındayım ancak buradaki "en iyi"yi, "en kompleks" olarak kullanıyorum esasında. bu gibi bir konuda iyinin tam karşılığı karmaşıklık düzeyi olurdu, çünkü problemin temelinde basite almak, tam ve eksiksiz bir şekilde aktarılamamak olduğunu düşünüyorum)

    kadını anlatan kadınlar yok mu? hayır bence yok. problemin temeli de bundan kaynaklanıyor; kadınlar kendilerini erkekler gibi ifade etmeye programlanacak şekilde evrilmediler. bunu yapmalarını gerektiren bi durum olmadı. evrimsel basamağı tam açıklayamayacağım şimdi ama üremesel anlamda erkeğin kendini seçtirme yükümlülüğünün onda kendisini daha fazla aktarma, iletme gereği doğurduğu gibi birşey olabilir.

    sonuçta diyorum ki; biz kadını aslında onu birebir anlatma/aktarma kapasitesi bulunmayan erkekten dinliyoruz ve ne yazık ki bu elimizdeki en iyi seçenek. kadın ise hiçbir zaman kendini erkek kadar iyi aktar/iletme yükümlülüğü ile sınanmayacağı için iki cinsin birbirini simüle etme çabası özellikle erkek kadın taraflı hep bi ayağı çukurda kalacak.
    2 ...