Canımın içidir kendisi. Yalnız kafasının içi mesleğiyle ilgili konularda o kadar dolu ki, ister istemez diğer bilgileri beyin siliyor. Dün ne yediğini sorsan hatırlamaz ama 1040 yılında yapılmış Dandanakan savaşı'nı savaş meydanındaymış gibi anlatabilir.
Atsız'ın geri gelen mektup adlı şiirinde "hançer gibi keskin ve çiçekler gibi ince" dizesi vardır. Bu tam olarak Dilara'yı tarif ediyor. Hem çok sert hem çok zarif olmayı nasıl beceriyor bilmiyorum ama Kafkas Türkü olmasıyla çok ilgili bence. Çok yakın arkadaşlarına çok sadıktır. Ölüme gidiyoruz desek gelir, buna eminim. Şu sıralar Aşktan ayakları yerden kesilmiş vaziyette. Enişte beyle henüz tanışmadık ama ondan bahsederken gözlerinin içi gülüyor, eli ayağı birbirine dolaşıyor. Çok tatlı. inşallah hiç ayrılmazlar.
Offf bir de Kafkas Türkü dedik, kadın Karapapak Türklerinden. Bunlar manyak oluyor bak. Halk oyunu oynarken bileklerini çok güzel kıvıran ve parmak ucunda kayarak giden bu hanım kızımıza ermeni veya Rus derseniz gözü döner. Yani bazen çok asil ve zarif, bazen de özel harekatçı modu açık oluyor.