dün gece hayatımın en anlamlı rüyasını gördüm kanımca. "sabaha karşı hava hafiften aydınlanıyor bi arazideyim, etraf bomboş sadece bi kuyu ve kuyunun başında bi ağaç, dalları kuyunun içine doğru sarkıyor. merak edip kuyuya bakma gidiyorum, dipsiz kapkaranlık en derinlerden gelen nokta gibi görünen bi ışık var sadece. biraz daha eyiliyorum daha derinleri görmek içn, bi anda aşağıya düşücekken sarkan ağaç dallarına tutunuyorum. dallardan bal damlıyor yüzüme ama ben o damlayan baldan tat almıyorum, miğdemi bulandırıyor. yukarı çıkmaya çalışıyorum ama başaramıyorum belli bi süre bunun için çalışıyorum ama olucak gibi değil kendimi yukarı çekemiyorum, sonra kendimi bırakıp kurtulmaya çalışıyorum ama onuda başaramıyorum, dallar koluma dolanmış bırakmıyorum, öylece kalıyorum orda. biraz zaman geçtikten sonra kuyunun etrafında sesler duyuyorum, hayattan konuşuyorlar, ne kadar sıkıcı olduğundan yaşamın bi anlamı olmadığından. benden bahsediyorlar, ismim geçiyor onu duyabiliyorum ama ne konuştuklarını anlıyamıyorum, seslenip kurtulmak istiyorum ama sesim çıkmıyo. en son kolumu dallardan kurtarıp aşağıya bırakıyorum kendimi, o dipsiz kuyuya. belli bir süre aşağıya doğru gidiyorum tam o ışık artıyo, uyanıyorum. ne ışığı tam olarak görebiliyorum ne de aşağıya düşüp ölebiliyorum"
şimdiki hayatımı rüyada gördüm. yaşamamın bi anlamı yok ama ölümde çözüm değil.