ve yine ben. bilmiyorum okur musun? okumasanda sen bilirsin. lakin beni bilirsin içimde fazla birşey biriktirmeyi sevmem. gerçi sana karşı hep suskundum. daha doğrusu susmayı tercih ettim. bilmiyorum doğru mu ettim. yani iki kelime daha fazla konuşsaydım sonuçlar değişir miydi? hiç sanmıyorum. çünkü sen başkalarının sözüyle kendi hayatından feragat edecek biri değilsin. en azından ben seni böyle tanıdım. kısacası bütün suskunluğum bundan ibaretti.
seninle artık konuşamam dedim çünkü seninle böyle anlaşmıştık. şimdi bir sevgilin varmış. bu yüzden lafımın arkasında duruyorum. gerçi bunu da umursadığını sanmıyorum. ama nedense ihale bana kalmış gibi oldu. yani "sen tercihini yaptın, konuşmamayı seçtin. hadi bye" dedin. ama belliki hafızan bazı şeyleri hatırlamamaya çok meğilliymiş. eğer bunları yazmasaydım rahat edemezdim.
sana karşı nerde nasıl bir hata yaptım bilmiyorum. aslında bir hatam var mıydı? hiç sanmıyorum. sen de hatalısın demiyorum ama beni çok kırdın. biliyorum bazen "salak" olduğumu düşündün. susmak her zaman salaklığın bir göstergesi değildir. etrafında gereksiz yere konuşan çok insan olmuş.
seni seviyorum ama daha çok seninle konuşamamak üzüyor beni. sana en baştan demiştim "aramızdaki arkadaşlık bozulmasın." diye. ama anlaşılan arkadaşlık ve geri kalan herşey sadece benim tarafımdan önemsenen kavramlar olmuş. bir şizofren gibi; kendim yazıp kendim oynamışım gibi hissediyorum. bu kadar önemsiz biriydim madem keşke ilk tanıdığım insan olarak kalsaydın. yalan söyleyen birisi olduğunu düşünmüyorum ama bazen kendimi bir yalana kaptırdığımı düşünüyorum. ben sende birşeyler değişir umuduyla yazmıyorum zaten değişmeyeceğini adım gibi biliyorum. sadece bugüne kadar içimde biriktirdiklerimden bilmediklerinide bil diye yazıyorum. sonrasında bir keşke daha eklemek istemiyorum hayatıma seninle ilgili. çünkü onlardan çok fazla oldu; içinde adının geçtiği keşkeli cümlelerim.
hangi zaman aralığında, neden seni bu kadar nasıl sevdim bilmiyorum. cidden bazen keşke sevmeseydim diyorum. ama sevdim bir kere şimdi de silmeye çalışıyorum. insanlara güvenmemekte neden haklı olduğumu bir kez daha ispatladım, bu konuda yardımlarını esirgemedeğin için teşekkür ederim.
beni sevip sevmemen konusunda hiçbir fikrim yok. gerçi kanaatim sevmediğin yönünde. en azından bende bıraktığın düşünce bu. kandırılmış gibi hissetmiyorum yine de. çünkü bir şekilde bunu düşündüğüm zamanlarda bile ben yine seni seviyordum. biraz pollyana ruhluyum ama kandırmıyorum kendimi olmayan şeylerle.
nedense içimden sana mutlu ol gibi basit ve yapay cümleler kurmak gelmiyor. aslında mutlu olmanı istemiyorum. aksine üzülmendir dileğim. ve yine nedenini bilmesemde senin hiçbir zaman tam anlamıyla mutlu olabileceğine inanmıyorum. ama oturup sana seninle ilgili analizlerimi yazmıyacağım zaten hata payım yüksek olur.
umarım bir gün bir şekilde vicdanın sızlar tabi sende böyle bir kavram varsa. ben seni arayıp soramam, tahminimce senin de istediğin budur. bilmelisinki yine de kapım her zaman açık. kendine iyi davran ama mutlu olma.
belki görüşürüz o zamana kadar iyi olmaya çalış.
not: kendimi acındırmak amaçlı yazmadım bunu sadece içimden geçenlerdi. aslında içimden geçenlerin bir kısmıydı. *