"Osmanlıyı nasıl reddedersin?" manasına gelen bir takım sözlerle, tepki gösterilen uyarıdır.
Peki, sabırla anlatacağım: Osmanlı sana bana ilişki teklif eden bir insan değil ki olayı reddetme, kabul etme gibi duygusal bağlamda ele alalım! Aynen diğer imparatorluklar gibi, işi bitmiş, fişi gitmiş bir imparatorluktur o kadar.
Duygusal tepki vermeye ara verip, bir akıllı çıkıp da sormuyor: "yahu Osmanlıyı o kadar kötülüyorsun, o dönemin diğer imparatorlukları daha mı iyiydi?" diye. Eh, o zaman kendime sormuş olayım.
Bazı yönlerden daha iyiydiler, bazı yönlerden çok daha kötü... iyi tarafları bunları batmaktan kurtarmadı ama hiç değilse şimdiki zengin devletlere dönüşmelerine yol açtı. Ayrıca oradaki iyilik, kötülük, şu veya bu insanın kişisel tercihinin sonucu değil, şartların sonucuydu. Bu Osmanlı için de geçerlidir.
Osmanlı'ya hunharca yüklenmemizin sebebi, tarihimizin bir parçası olarak değil, cumhuriyetimize, cumhuriyetimizin değerlerine bir alternatif olarak pazarlanması ve alıcı bulmasıdır.
Kaçıklar dışında tek bir ingiliz yoktur ki viktorya veya tudorlar dönemi düzenine özensin, bir takım kültürel motifler dışında, o dönemin düzeninin bugüne örnek olabileceğini sansın!
Bizdeki özenti lafta kalsa o kadar şey etmeyeceğim. Fakat maalesef Osmanlıyı batıran aynı alışkanlar, aynı düzen hortlatılıyor ve acı sonuçlarını yaşıyoruz. Bu başlık altında bunu anlatmaya çalışıyorum.
Atamızın dediği gibi, cumhuriyet ve cumhuriyetin dayandığı değerler bir kişinin kişisel fikir ve kaprislerinin sonucu değil, bin yıllık geçmişten çıkarılan acı derslerin bir sonucudur. Böyle olduğu için de gayet sağlamdır, Osmanlı özentisi cahil köylüler ve onları yönlendiren çakallar ne yaparlarsa yapsınlar yıkamamaktadırlar.
Bunlarda şeye sürecek akıl olsaydı, Osmanlı döneminde köylünün yeri nedir öğrenir, kendilerine bunca hainlik yapmalarına olanak veren imkanları sağlayan atamıza minnettar olurlardı.