Şu vakıf olaylarında bile görülebilecek gerçektir.
Yalancı oğlu yalancı Osmanlı tacirleri, Bir sayfa olsun orjinal Osmanlı kaynağı okumamış Ebleh Osmanlı torunlarına Osmanlı'daki vakıf bolluğunun sebebini halkın hayır işlerine pek düşkün olması olarak izah ederler.
Tabi ki alakası yok. Asıl sebep Osmanlı'da mülkiyet güvencesinin son derece sınırlı olmasıydı. Hele ki çok mal edinmenin en iyi yolu olan, devlette görev alıp, halkı soymak işindeyseniz durum hepten cacıktı. Sadrazam bile olsanız padişahın kölesi sayıldığınız için, mallarınız padişahın sayılır, ecelinizle ve itibarınız doruktayken ölseniz bile mallarınıza el konur, çoluk çocuğunuza az birşey bırakılırdı. Bunun çaresi vakıf kurmak, mallarınızı vakfa aktarmak, çocuklarınızı da vakfa mütevelli atamaktı. Onlar da vakfın gelirlerini hayır işlerine az harcar, çoğunu indira gandi ederdi. Olayı garanti altına almanın en iyi yolu ise vakfa ulemadan birilerini de mütevelli atamak, birlikte yemekti. Fakat Fatih bu numaraları yememiş, vakıf mallarına el koymuştu. Pek korkulan bir padişah olduğu için devrin yobazları seslerini çıkaramamış ama destekledikleri bayezid padişah olunca tekrar eski düzene dönülmüştü. Olay para vakıflarına, yani düpedüz tefecilik yapan vakıflara kadar varmış, bu faizhaneler sultan Süleyman döneminde dini krize dönüşünce, sultan Süleyman tefeciliğe olur veren ebussuud efendi yobazını desteklemişti. Bu ebussuud öyle azıtmıştı ki bir de şer'i riba (faiz) oranı belirlemişti: %12. Tabi ki bu fetvası işe yaramadı. Faiz %25'e kadar çıkabiliyordu.