bakın size ne anlatacağım; yıllardır duyarım, anadolu'nun cennet köşelerine (özellikle karadeniz bölgesi) yaz aylarında yolu düşenler, birkaç günlük tatillerinde iş-güç düşüncesi olmadan gezip tozarken, şehrin havasının, suyunun pisliğinden dem vurarak hep buralarda yaşamak düşüncesinden, emekli olunca gelip köye yerleşeceklerinden falan bahsederler. evet, bir kısmı gelip köyünde ev yapar emekliliğinde, yaz ayında kalır bir kaç ay, sonra çeker gider yine... işte asıl mesele burada; dağ başında yaşama heveslilerini, yazın güzel, sıcak günlerinde değil, 6-7 ay karın kalkmadığı, dışarıda 5 dakika kalsan sakalının bıyığının buza kestiği, içme sularının donduğu, elektriklerinin kesildiği, yollarının kapandığı kış aylarında görmek isteriz. asıl o zaman anlarlar dağda yaşamanın ne olduğunu...