geçen gün otobüste oturmakta idim. otobüs durakta durdu. binenlere şöyle bir gözüm ilişti. hep yaşlı teyzeler evde müge anlı izleyip yorum yapan tipler. ama arkasından bir dilber bindi arabaya. bütün dikkatleri üzerine çekti yani özellikle benim. efendime söyleyeyim giydiği elbise çok güzeldi. saçları düzdü. maşayla düzlemiş galiba ellağam. gözleri kahverengi, kirpikleri rimelli, saçları siyah, dudaklarında çilek rengi bir ruj vardı. fiziği çok cezbedici idi. bu kız yavaş yavaş otobüste ilerlerken hem de bana yaklaşıyordu. şoför birden gaza basınca bu kadar betimlediğim asilzade olan kız dengesini sağlayamadı ve çırpınan kuş gibi çırpındı sonunda da benim kucağıma düştü. tamda o malum bölgeye. dengesini sağlasın diye belinden kavradım. kucağımda 5-6 saniye kaldı kalkamadı. benim keyfim gıcırdı. kalktığında ise özür diledi hafifte bir gülümseme kapladı ikimizi. birkaç saniye daha otursaydı çoluk çoçuğa karışacaktık. çok utandı galiba. buradan itirafta bulunuyorum. utanma. özürde dilemene gerek yok. benim canıma minnet. başımın üstünde yerin var. sürekli gel kucağıma düş ben hep tutarım seni. hatta hafif bir hoşlandığımı da belirteyim. salı dan cumaya kadar beni aynı saatte o otobüste bulabilirsin. özür yerine bana bir kahve ısmarlayabilirsin. bunu da söyleyeyim.