medeniyet dediğimiz veya gelişme dediğimiz, örnek göstereceğimiz toplumlarına bir bakın.
bu toplumlar tarihsel süreç içinde bu seviyeye gelmek için yaşadığı acıları göz önüne alın.
örn: kadının incil okuması bile yasak olduğu, kadının sosyal hayat içinde bir hiç olduğu, kadına değer veren ve değerli kılan tek şeyin taşıdığı kan-asalet-aile bağı olup (bu durumda bile) kocası ölünce ne miras ne makam ne mevkisi kalmadığını göz önüne alırsak...
sıradan kadının durumunu siz hesap ediniz.
avrupa'nın kadın hakları açısından bu duruma gelmesinde çektiği acıları düşünürsek; türkiye, bu topraklarda kadınlar haklarını altın tepside hiç bir mücadele etmeden kazandı.
oysa avrupa tarihinde cadılık gerekçesiyle, kafirlik gerekçesiyle, en büyük günahın kaynağı (adem'in cennetten kovulmasında ve dünya'da erkekleri tanrı yolundan alıkoyması vb gerekçelerle) kadınlar diri diri yakıldı. yetmedi, kediler bile yok edildi (farelerin neden olduğu veba salgını vs değinmeye gerek yok) kadının sesi bile haram kılındı ki bu durum misogyny olarak ingilizce de literatüre girmesinde engisizyon-kilise etkisi tartışılmaz.
kilise papalık karşısında çaresiz kalan krallar (örn: ingiltere kralı) evlilik için bile karar verirken istediği kadın ile evlenemiyor kilise papalık onayını alıyordu. bunun için teolojik açıdan dinde tartışmalar bölünmeler kaçınılmaz olup ülkeler mezhep değişikliği sürecinde kanlı süreçlere maruz kalıyordu.
krallar bu halde iken sıradan kadın ne durumda olurdu siz hesap edin.
avrupa kadın hakları açısından geldiği durumun altında diri diri yakılan kadınların külleri bulunur.
oysa ülkemizde kadınlar haklarını altın tepside onlara sunulmuş buldu.
avrupa'da yönetici idareci dine karşı, halk desteği ile bu haklar kazanıldı.
türkiye'de halka ve dine karşı, yönetici idareci desteği ile bu haklar verildi, dikkat ediniz kazanılmadı.
bunun için birileri çıkıp 1000 yıl önce ki sistemi, çok eşlilik ikinci eş olma ikinci sınıf insan olma hakkını ekranlarda meydanlarda savunur.
bu açıdan bakarsanız, türkiye'de her şeyi devletten bekleyen ve kadın hakları örneğinde olduğu gibi emek uğraş olmadan kazanılan bir hak için daha da geliştirilmesi için mücadele uğraş olur mu?
edinilen hakların kıymeti bilinir mi?
bu durumu ister bilime, ister teknolojiye, ister felsefeye uyarlayın.
bu topraklarda idareciler hep halka karşı gelişmeyi yeniliği getirmeye çalıştı.
demokrasi ile halk iktidar olduğuna göre ve kendisini temsil eden kişileri seçtiğine göre...
oturup fazla teknik (felsefe tarih) terimler kullanmadan, neden bu ülke gelişemez diye ilkokul çocuğunun anlayacağı seviyede nasıl açıklarım diye kafa patlat.