neden iktidarı ve cb erdoğan'ı eleştiriyorsunuz anlamıyorum.
o miting alanına gidip o yemek artıklarını toplayan insanlar kendilerini bu hale getiren sisteme oy atıyor.
cehalet ve fakirlik yokluk düşkünlük bir tercih sonucudur.
allah'a mı, tanrı'ya mı, zeus'a mı odin'e mi neye inanıyorsan veya inanmıyorsan, unutma ki; her insan belli bir beyin akıl ve dünya nimeti ile bu yaşama gelir.
var olan beyni ve beynin ortaya çıkardığı aklı kullanması bunu zekaya dönüştürmesi, dünya nimetinden pay alması, bu payı elinde tutması, koruması, geliştirmesi yaşam standartlarını belirlemesi hep zeka ile yani aklı kullanması ile mümkündür.
ama aklı kullanmayı ret ederse ve kullanmaz da, cehaleti bir tercih olarak seçerse bu insan sadece başka insanların refahına alet olur.
siz neden bahsediyorsunuz?
muhalif olacağım diyerek aklınızı neden inkar ediyorsunuz?
bu insanlara gidin sorun, yaptığınız ayıp değil mi deyin? hakkınız hukukunuz insan gibi yaşam sizin hakkınız deyin, görün sonra ne oluyor?
devlete karşı halkı kışkırtmak istiyorsun diyerek sizi linç etmeye kalkarlar.
bayrak inmez ezan susmaz derler, siz "tamam da, dolar da 9 lira olmasın" dediğinizde de size oy değil selam bile vermezler.
boşuna ajitasyon yapmayın.
sorun o insanlara %99'u kendilerini bu hale getiren sisteme oy atmıştır.
bizler gençliğimizde konserlerde mitinglerde kamplarda (terörist kampı değil, yaz kamplarında) yetişkinliğimizde ise iş hayatına atılmamızla toplantılarda iş yemeklerinde gezilerde otellerde vb yerlerde açık büfeye bara ücretsiz ikramlara gençliğimizde de şimdi de hala yanaşırken çekiniyoruz, utanıyoruz ve insanlar bedavacı aç gözlü aç adam der diye sakınıyoruz.
hala toplantılarda etkinliklerde bile açık bardan içki alırken çekinirim. bir duble alır takılırım. bedava diye 3-5 duble içmem. arkadaşlar ile içecek olsam çıkışta bir yere gider paramız ile içeriz.
yokluk fakirlik cehaletin ve tercihin sonucudur.
bizler nasıl yetiştirildik?
öğrencilik yıllarımda yerden izmarit alıp içtiğim oldu ama kimseden sigara istemedim. paketini masada unutan yere düşürene sigarasını verdim.
karnım aç olduğunda bile, beni çağıran gel beni evden al diyen arkadaşa; yemek saati diyerek arkadaşın evine gitmedim, sokakta dolandım yemek saati geçtikten sonra gittim.
ama hiç dilenmedim.
bizim zamanımızda utanma vardı, haya vardı, ar vardı.
allah'tan korkmuyorsan, kuldan utan oğlum diyen annemiz babamız vardı.
hak yeme, hakkını da yedirme derdi.
şu an bile birinden 20 lira alacağım olsun, avukata 40 lira verir 20 liramı alırım.
eğer çöpten ekmek toplayacak hale gelmişsem buna neden olan allah olsa bile ona "neden?" diye hesap sorarım, hakkımı ararım.
çünkü alın teri insan hakkını sen bile af edemezsin bu kadar önemli derim, sana kulluk etmedim mi, emirlerine uymadım mı derim, hakkım nerede derim?
allah bazı insanlar gibi "seni gidi vatan haini" demez. kızmaz ve açıklar, aynı zamanda verdiği nimeti koruduğum hakkımı aradığım iççin memnun da olur.