şunu diyebilmek lüks; "gelecek kaygısı sadece maddi sebeplere dayanmaz insan bugünden yarına değişebilme ihtimalini görmezden gelerek bir alana fazlaca yatırım yaparsa yatırım yaptığı alanı, şeyi, meseleyi eskisi kadar istemediğinde ne yapacağını da düşünmeli."
geçen gün bunu fark ettim. yarın da aynı şeyi istiyor olacağımızı sanarak hamleler yapıyoruz. kısmen doğru bir pratik. on yıl sonra da mühendis olmak isteyecekmişiz gibi, doktor olmak isteyecekmişiz gibi keskiniz. kısmen olması gereken zaten bu. zira bu hamle güncel hayatı çok kurtarıyor. fakat bu kurtuluş diğer değişkenlerin muhtemel zararları fikrimizi etkilemeyecek ölçüde olursa geçerli.
iktisadi olarak insan açlık sınırında bile yaşar. bi şey de olmaz açıkçası. asgari ücretle de geçiniyor insanlar. o kadar da acıklı değil halleri. fakat akli olarak, iç huzuru olarak, kendini gerçekleştirebilme becerisi olarak ya günün sonunda mutlu olmazsak? tatmin olmazsak ya da?
insan tabii ki de mutluluğu bir saplantı haline getirmemeli. fakat başarılı ve mutsuz olursak ne olacak? o klişe gerçekleşirse? bu iki zıtlık yan yana nasıl yaşanır? zirvede ve yalnız? zirvede ve huysuz? zirvede ve kaygılı? mümkün mü? evet. işte bu ihtimal üzerine düşünülmeli.
para gelir gider. dünyanın en kolay şeyi onu kazanmaktır. kaybetmekten bile kolaydır. ama ya para bizden kaygımızı almazsa? ya derdimiz o değilse ve hiç değilse?