daha çocuk yaşta hayatın sillesini yemiş vatandan ayrı düşmüşsünüzdür. hayatınız çilelerle yoğrulmaya başlamıştır. 3 yaşında anne ve babadan ayrılmak zorunda kalmışsınızdır. annesiz babasız bir hayat zordur. bir abla ve üç ağabey ile aile olmaya çalışmışsınızdır ama nafile. 13 yaşınızda anne yerine koyduğunuz abla elenir ve çok uzaklara gider. hayatınız bomboştur. yırtınırsınız ama nafile... birilerine seversiniz aldatılırsınız hayat ağlatır sizi. en son 19 yaşına geldiğinizde deliler gibi aşık olduğunuz insan gözlerinizin önünde can verir veda eder size, sevginize ve hayallerinize... yüz üstü bırakılmış gibi hissedersiniz. günler hatta aylarca ağlarsınız...
aradan yıllar geçer 20, 21,...., 28 der yaşınız, ama akmaz gözyaşınız.
hayata lanet edersiniz, en çok ihtiyaç duyduğunuz anda hatırlarsınız hayat gözyaşlarınızı bile alıp gitmiştir sizden...
oysa ki sizde masum bir bebek olarak doğmuşsunuzdur.
neydi bu kadar çilenin sebebi dersiniz... cevap bulamazsınız!
sonra en okkalı küfürlerle bunca sene ağlamanın bedeli hiç ağlayamamak olmalı! der bir sigara yakarsınız, ve devam edersiniz yaşamaya indına!
inadına göztepe! der gibi.
Velhasıl zor iştir ağlayamamak; bir yürek taşıyrsanız kalbinizin olduğu yerde, seviyorsanız inadına... yaşıyorsanız inadına!