Sallanırken beşiğinde bu dünyanın,,
Kum havuzunda askercilik oynarken,
Savaşa yakalandın çocuk!..
Mermiler vururken bedenini,
Kimden saklanırdı,
Üzerindeki kan izleri!...
Bir uçurtma misali,
Takılmış o çıktığın ağaca,
Yırtılan çoğrafya,
'Bir tek sen öldürebilirsin,
Beni ,
Ama,
Bu topraklarda,
Hüküm sürmeyeceksin asla!..'
'Barışa yakalandın!..
Irak düşlerde,
Canıma can olan,
Emziğimi banacağım öfkeme!...'
Öldürülürken bu toprağın anaları,
Boynuna asılı duran emzik gibiydi,
O bebeğin çığlığı,
Memesizdi çünkü,
Kımıldıyor usulca,
ileri geri ,
Sağa sola,
Derken daha yukarı ,daha yukarı,
Süzülüyor,
izlemek için mavi gökyüzünü,
Dalgalanıyor esintide,
Dala takılmadan önce,
Usundayken uçurtma,
izlemek için mavi gökyüzünü,
Ekmeğin akına düştü gece!...
'Anne neredesin söyle?
Ne zaman uçuracağım gökyüzüne,
Babam niçin hapiste?'
Barışa yakalandığın,
Uçurduğun candır..
Ah bebek iyi uykular,
Karış gökyüzünün,
Doğan güneşin ışınlarına,
Çiğnenmemiş çiğ taneleri,
Karıştı hayatın varoluşuna...
Şu saf yüreğin,
Ateş hırsızı gibi,
Tanıyorum seni,
Saklambaç oynarken,
Savaşa takılan,
Çocuğun dünyasına götürüyor beni,
Henüz on ikisinde küçük bir çocuk,
Uçup gitti kara namlularla,
Kurulu tuzaklara,
'Bir tek sen öldürebilirsin,
Beni ,
Ama,
Bu topraklarda,
Hüküm sürmeyeceksin asla!..'
Barışa yakalandım,
Saklambaç oynarken,
Bir uçurtmaya takıldım,
Savaşa yakalanan çocukların dünyasında!,,,
not: alıntı..
sadece filistinli çocuklar değil, tüm savas kusagında olanlar için..
