türk halkının sinema anlayışı

entry87 galeri
    49.
  1. türk halkına münhasır mıdır bilinmez de, karmaşalar içindedir..

    dolandırmadan anlatıma geçmeyi denersem..

    son zamanlarda, bilhassa "kültürel faaliyetlerden anlayan ve tamamen, her şekilde, (ve hatta değerlendirmeden) popülariteye karşı" kesiminde yoğun ıssız adam eleştirisi görülür*, sinema olarak sıfırlığından, gerçek dışılığından, sadece kadınların hayallerine oynamasından yakınılır, beğenmeyi abartıp da hastası olan hor görülür vs.. haklı olunması ihtimali var mıdır? muhakkak.. ama nasıl ki beğenmede abartı bayarsa, eleştiride de abartı.. dikkate alınmamayı getirir ya..

    bunun üzerine akılda uyanır, sorulur, "haklısın, tamamen duygulara hitap ediyor ve sinemasal boyutta sıfır kalıyor olabilir.. zaten izlemedim.. ama e biraz gerçekçi olalım, recep ivedik'in tutulmasında bu duruma değinmiyordunuz yorumlamanızda?"..

    bu sefer başlanılır, "ya insanlar ekonomik, ruhsal sıkıntılar içnde, stres yüklü öyle böyle şöyle.. bazen de rahatlamak istiyor, recep ivedik güldürüp unutturuyordu, o başkaydı falan fistan"..

    hayır buna karşı çıkan olmaz ki, kesinlikle.. hem neden olsun, kim saçma sanat kaygısıyla dünyayı unutsun? gerçekten insanlar gülme ihtiyacı duyar ve sinemasal açıdan bakınca sinema demenin gerçekten zor olabileceği ama bütünde bunun çok da önemli kalmadığı recep ivedik ihtiyaca hizmet vermiştir.. de.. ıssız adam veya türevleri, hani misal o basit amerikan gençlik filmleri, ağlaklığı tavan senaryolar, aslında çok bilindik ama anlatımda esrarengiz "mesaj" içerenler ve her şekilde benzeri.. hatta daha geniş alanda bakılırsa, sinemadan da çıkıp.. tuna kiremitçi romanlarından tutun da, "of ne etkileyici ve derin" dedirten enstrümantal ve takdir edilmeden durulamayan parçalar bile duygulardan ötürü tutulanlar, bir yere koyulanlar değil midir?

    o zaman nedir bu işe gelmeyeni kendini kaybederek eleştiri ki?

    insanların duygusal ihtiyaçları yok mu sanki dünyada? gülmekten bile bazen daha çok duygusal açlığı hissetmiyor mu insanlar? öyle sanki..

    ..

    velhasılı.. belki haklı eleştiriyi yaparken objektif takılıp, zevkine uyanda eleştirinin aynısı hatırlatılınca subjektifliği çaktırmadan çıkarmaya geçen anlayıştır.. karmaşalar içindedir, önemli olanın ne olduğunu durumdan duruma değiştirendir..

    ve belirsizliği hiç ama hiç sevmeyen, siyah-beyazdan vazgeçmeyendir..
    0 ...