*Nâzım Hikmet, Türkiye'yi, komünizm bataklığına çekmek, dolayısıyla vatanımızı, Moskova'nın sömürgelerinden biri haline getirmek istediği için mi itibarlı bir kişidir?
*Rusya'ya kaçtıktan, Moskova hava alanına indikten sonra, basın mensupları karşısında: "Beni Stalin yarattı. Gözlerimin ışığını ona borçluyum!" diye haykırdığı için mi itibara ihtiyacı yoktur?
*Aynı Nâzım Hikmet, Kuruçev devrinde, Kuruçev'in verdiği emirle, bu defa Stalin'i yerden yere vuran, bir şiir yazdığı Stalin'i lanetleyen bir karakter sahibi olduğu için mi muteber bir kişidir?
*Nâzım, kötü ama çok kötü bir koca olduğu için mi omuzlanmaktadır? Dayısının kızı, oğlunun anası olan Münevver Hanım'a Nâzım'ın reva gördüğü zulüm en katı yürekleri bile kanatacak dehşettedir.
*Nâzım Moskova'da iken "Memed Memed!" diye sayıkladığı ama Varşova'ya annesiyle birlikte çıkıp gelen oğlu Memed'in yüzüne dönüp bakmadığı için mi itibarlıdır?
* Şeyh Bedrettin Destanı'nda: "Yârin yanağından gayri her şeyde/Her yerde hep beraber..." dediği halde, bilmem kaçıncı karısı Vera'yı, her hafta bir defa da (Vera'nın) eski kocasına gönderdiği için mi üstün ahlâklıdır?
* Ruslar, Nâzım'a katiyen inanmadılar, güvenmediler. Nereye gittiyse arkasına iki sivil polis taktılar. Nâzım Hikmet onlardan yakınlarına: "Gölgem" veya "pasaportum!" diye bahsetti. Ama, kısık bir sesle de olsa Ruslara: "Bu adamları, neden peşime takıyorsunuz? Bana neden güvenmiyorsunuz?" diyemedi. Türkiye'li komünistler, onu bu karakteriyle mi alkışlayıp yüceltiyorlar?
*Bu amansız takibe rağmen utanmadan yalan söylüyordu: "Moskova'da bir halk türküsü kadar hür olduğunu, Moskova'da çok mes'ud yaşadığını" haykırıyordu. Nâzım bu karakteriyle mi üstün adamdır?
*Kore savaşlarına katıldığımızda, Mehmetçiklerimize: "Teslim ol Ahmet/Ya def olup gideceksiniz/Ya denize dökecekler sizi/Teslim ol Türk halkı adına!.." diye başlayan herzeler yazdığı için mi yerli komünistlerimiz ona toz kondurmuyorlar?