monte- carlo’nun dünyaca ünlü kumarhanesinden; varını yoğunu kaybederek, perişan bir durumda çıkmış kumarbazın biri. kala kala elinde sadece bir arabası kalmış.
sıfırı iyice tüketmiş olan kumarbaz, arabasına binerken yeminler ediyor:
- bir daha bu cenabet yere ayağımı atarsam, anam avradım olsun, diyormuş.
kumar tutkusu yüzünden hayatı kaymış ve direksiyonun başına ıslak bir paçavra gibi çökmüş olan adam, oralardan epey uzaklaştığı bir sırada, küçük bir ses duymuş.
ses:
- hemen tekrar dön kumarhaneye, diyormuş.
adam:
- tam bir halüsinasyon, demiş; hayaller görmeye başladım, nerden geliyor bu ses?
o küçük ses ısrarla:
- ben biliyorum ne dediğimi, diyormuş; hemen dön kumarhaneye...
adam, o küçük sesin etkisi altında geri dönmüş.
ve küçük ses:
- şimdi sat arabanı, demiş.
adam:
- satamam, diyormuş; elimde sadece bu araba kaldı.
ses ise inatla:
- sana sat diyorum, diye bastırıyormuş; ben görüyorum seni bekleyen şahane geleceği.
adam, oralardaki garajlardan birine 5 bin euro’ya satmış arabasını.
küçük ses:
- şimdi, demiş; gir kumarhaneye ve çök ruletin başına.
adam:
- evet ama, demiş; yine kaybedeceğim, biliyorum.
ses:
- sana ne diyorsam onu yap, hemen koş ruletin başına. ben görüyorum seni nasıl parlak bir geleceğin beklediğini, diye tekrar edip duruyormuş.
adam, hipnotize edilmişçesine yeniden girmiş kumarhaneye ve oturmuş rulet masasına.
küçük ses:
- cebindeki tüm parayı 8’e koy, demiş.
adam:
- yapma, diyormuş; bütün parayı koymak delilik olur; kaybedersem nasıl döneceğim geriye?
ses:
- bana güven, demiş; ben görüyorum uzağı ve geleceği. koy bütün paranı 8’e...
ve adam, cebindeki 5 bin euro’yu koymuş 8’in üstüne.
rulet başlamış dönmeye. sonunda da 9 kazanmış.
bu kez küçük ses, çok öfkeli çınlamış kulağında:
- allah belasını versi!..