sovyetler bize silah yardımı yapmasaydı ne olurdu

entry9 galeri
    7.
  1. alternatifsiz değildik...

    öncelikle şunu çok iyi biliniz ki, biz sovyetlerden karşılıksız bir yardım, bir hibe almadık sevgili arkadaşlar.

    sovyetlerden aldığımız tüm yardımları kuruşu kuruşuna geri ödedik.
    (bkz: tütün fındık incirin sırtında yükselen cumhuriyet)

    evet, karşılığını tütün ile, fındık ile, narenciye ile ödedik sovyetlere.

    yine sovyetlere tütün, fındık, incir, narenciye verip sanayi tesisleri kurduk.

    yani şunu o kafanıza sokun, cumhuriyetimiz bir namus abidesidir ve kimseye minnet edilmeden, bağımlı, bağlantılı kalınmadan kurulmuş muazzam bir eserdir.

    bunu anlamanızı beklemiyorum, zira gerek kurtuluş savaşı hakkında, gerekse cumhuriyetin ilk yıllarında yapılanlarla ilgili bildikleriniz son derece kısıtlı şeyler ve hiçbiriniz de ayrıntılara dalıp incelemediniz...

    o halde yazının başına dönelim.

    sovyet yardımı olmasa ne olurdu?

    alternatifsiz değildik...

    basil zaharoff adını duydunuz mu hiç?

    basil zaharoff muğla doğumlu rum asıllı bir osmanlı vatandaşıdır, dünyaca ünlü silah tüccarı, savaş lordudur.
    ingilizlerin yunanistan'ı anadolu'ya işgale götürmesinin sebebi basil zaharoff'tur.
    zira basil zaharoff silah tüccarı olduğu gibi aynı zamanda uluslararası bir tefecidir ve yunan hükümetinin kendisine son derece yüksek meblağda borcu vardır.

    basil zaharoff yunanistan'ın anadolu'yu işgalini hem alacağını tahsil etmek, hem de yunanistan'a yeni silahlar satmak için desteklemiş ve bu işe ön ayak olmuştur.
    bu işgal için yunan hükümetine borç verip silah satarken aynı zamanda tam yarım milyar altın frank da bağışta bulunmuştur.

    tabi tüm bunların bir karşılığı vardı.

    yunan işgali başarılı olması halinde anadolu'daki tüm maden sahalarının ruhsatı basil zaharoff'a verilecekti.

    ama bir yere kadar.

    sakarya zaferinin ardından her şey tersine döndü.

    yunan ordusu afyon-kütahya hattında çakıldı.
    fransızlar ve italyanlar tbmm hükümeti ile anlaşma yoluna gittiler.

    ve her şey tersine dönerken, basil zaharoff da 180 derece döndü.

    istanbul'da bulunan şirket temsilcisine talimat vererek mim mim grubu ile temas kurmasını sağladı.

    dünyanın en büyük silah tüccarı, türk ordusuna istediği kadar top, silah, cephane vermeye hazırdı.
    istenilen her şeyi mersin limanında teslim edeceklerdi. karşılığında 5 kuruş para istemiyordu. "bedelinin savaştan sonra ödenmesine razıyız" diye teklif gönderdiler ankara'ya.

    tabi büyük taarruz'a hazırlanan ankara için bu teklif çok önemliydi.

    teklif mustafa kemal paşa'ya arz edildi.

    mustafa kemal paşa şu cevabı verdi;
    "böyle fırsatlardan yararlanarak savaşı daha önce bitirebiliriz, ama sonra bunu biza ağır ödetirler. biz türkler, dünyayı soymadığımız için yoksuluz. bu fırsattan yararlanarak bizi, geleceğimizi satmaya zorluyorlar. istanbul'a bildiriniz, teklifi reddetsinler ve teması kessinler..." (kaynak: nutuk)

    ve başkomutan şöyle devam etti;
    "bak çocuk...! minnet altında kalmamak için yarı aç olmamıza rağmen sovyetlere 600 ton tahıl gönderdik..." (kaynak: nutuk)

    yani sevgili gençler, mustafa kemal paşa'nın da dediği gibi, sovyetlere bir minnetimiz, bir göbek bağımız yoktur.
    sadece sovyetlere değil, hiç kimseye bir minnetimiz yoktur.
    verdiğimiz savaş, girdiğimiz mücadele dünya tarihinin gördüğü en şerefli, en namuslu mücadeleydi.

    savaşın en çetin yıllarında bile, sırf savaşı kazanmak uğruna mustafa kemal paşa kimseye taviz vermemişti.

    sadece basil zaharoff ve sovyetler değil, amerikalı, japon, ingiliz, fransız ve italyan silah tüccarlarından da benzer teklifleri aldık.
    bedelini ödemediğimiz tek bir silah almadık, bedelini ödemediğimiz tek bir mermiyi düşmana sıkmadık...

    işte mustafa kemal paşa ve arkadaşları 4 sene süren kurtuluş savaşımızda bu dik duruşu sergiledikleri için, savaş sonrası kurulan genç türkiye cumhuriyeti dünya tarihinde görülmemiş bir sanayi hamlesi gerçekleştirdi ve iktisadi başarı kazandı...

    o yüzden "sovyet yardımı olmasaydı ne yapardık" demek, sadece ve sadece bir cehalet örneğidir, mustafa kemal'i tanıyamamaktır.

    sovyet yardımı olmasaydı da biz kutsal mücadelemizi kazanırdık...

    #tarih
    8 ...
bu entry yorumlara kapalı.
© 2025 uludağ sözlük