Bu çocuğun babası Abdullah kurdi bizzat tekneyi süren kaçakçıydı. Bodrum sahiline yakın tekneleri batınca Türk jandarması kurtarmış ancak çocuğu ve karısı ölmüştü.
Kendisi kurtarıldıktan sonra Türkiye’de göçmen kaçakçılığından yargılanırken malum gruplarca fonlanan vakıflar Türkiye’nin Suriye harekatını dillendirmeye başladı.
Bu propaganda etkili de oldu. Pek çok ülke Abdullah kurdi’ye sığınma hakkı ve vatandaşlık verme yarışına girdiler. Ancak apo(Abdullah kurdi) falanca ülke çok soğuk, filanca ülkede geceleri çok uzun, bilmemhangisi teee kör itin öldüğü yerde diyerek Almanya’ya yerleşti. Zaten Almanya’da da Kürt akrabaları vardı.
Çocuğuyla karısının kırkı yeni çıkmıştı ki Almanya’da yeniden evlendi. Hem yeni işi de hazırdı. Artık denizden göçmenleri kurtaran gemide çalışacaktı.
Allah var işleri bereketliydi. Kaçakçı bunu lililili diye arıyor apo abem felanca yerdeler diyor apo da gidiyor kurtarıyor doçe velle’nin, arede’nin, zedefe’nin felan kahramanı oluyordu.
Tabi bunun en büyük nedeni Abdullah kurdi’nin sembol isim olmasıydı. Adı mahmood al ahmadi felan olaydı kimse bu kadar sallamazdı. Bu sayede Avrupa hem savaş mağduru mülteci Kürtlere kucak açmış görünüyor hem de 1000 asırlık düşmanları Türklere lololo yapma imkanları oluyordu.
Halbuki bu adam kaçakçıydı lan, istese kuzey ırak’ta Gayet huzurlu ve güvende yaşayabilirdi. Yani kendisinin Avrupa’ya kaçmasının ve başka insanlar kaçırmasının sebebi can güvenliği gibi haklı kaygılara dayanmıyor ekonomik kaygılara dayanıyordu. Bilindiği üzere ab ülkeleri ekonomik kaygılarla yapılan ilticalara oturum izni vermiyor. Bir de olayın sınıraşan insan kaçakçılığı boyutu var ki tüm bunlar ele alındığında aslında Abdullah kurdi’nin koşulsuz şartsız deport edilmesi gerekirdi.
Ama dedik ya adamın soyadı kürttü lan bi kere. Bundan iyi fırsat mı olurdu. O yüzden kaçakçıymış, para almış, dikkatsizlik ve tedbirsizlik sonucu ölümlere sebebiyet vermiş, başka ülkenin karasularını ihlal etmiş iplenmedi pek. El birliğiyle bir mağdur yaratıldı.
Şimdi ekmeğini yiyor. Yesin afiyet olsun tosunuma. Ama gerçeklerin mutlaka ortaya çıkma gibi bir huyu vardır. Bu dünyadaki tüm mahkemeler suçunu örtbas etse de gece kafasını yastığa koyduğunda kabuslarında karısı ve çocuklarının hayaleti yargılayacak. Lan hadi karını kurtaramadın(!) el kadar bebeyi insan ağzında taşır yine kurtarırdı be! Senin ben samimiyetine tüküreyim yavşak! Ama sende haklısın karın, çocukların filan Almanya’daki yeni hayatında ayakbağı olacaktı, değil mi?