tam olarak olmasa da aşağı yukarı bilimsel gerçekliktir.
yer çekimi dediğimiz şey aslında gezegen kütlesinin uzay-zamanda kapladığı yerde boşluk sandığımız, aslında boşluk olmayan yere yaptığı etkidir.
hani sık sık gösterilen bir model vardır. gergin bir çarşafın üzerine bir bilardo topu bırakılır. çarşafın her yeri düz iken topun üzerinde olduğu kısım çukur olmuştur. işte o çukurluk topun uzay zamana yaptığı baskı sebebiyle neden olduğu bükülmedir. ne kadar büyük kütleli cisim, o kadar fazla bükülme ve dolayısıyla çekim gücü.
ama aslında o model de yetersizdir çünkü çarşaf iki boyutlu bir yüzeyden oluşur. bilardo topunun çarşafta üzerinde bulunduğu bölgede aşağıya doğru yaptığı baskıyı, uzay zaman üzerindeki gezegen, alt üst kavramı olmadan uzay zamanda kapladığı yerin tamamına yapar. yani çarşaf üzerindeki topun yaptığı baskı sebebiyle çarşaf üzerinde oluşan çukurluk, uzay zaman üzerinde(içinde) bulunan gezegenin dört bir yanına baskı yaparak bükmesine tekabül eder. bu sebeple gezegene hangi noktadan yaklaşılırsa yaklaşılsın bu bükülme gezegene yaklaştıkça artan bir çekim kuvveti kazandırır. dünya ekvatordan daha çıkık, kutuplardan daha basık olduğu için ekvatorda daha kuvvetli olan çekim, kutuplarda az farkla daha düşüktür.
yani evet. dünya bir mıknatıs değildir ve dolayısıyla yer çekimi değil bir nevi gök itimi vardır.