evet, imf'ye borcu bitirdiniz, zira imf'den kullanılan paraları, kafanıza göre kullanamayacağınızı anladınız. size kafanıza göre dağıtacağınız, kimsenin size nereye harcadığınızı sormayacağı para kaynağı lazımdı. bu yüzden imf'ye olan borcu sıfırladınız, gittiniz tefecilerden, kan emicilerden yüksek faizle borçlanmaya başladınız...
sevgili arkadaşlar, size bu konu ile ilgili bir örnek vermek istiyorum.
tekrar ediyorum, bu kredinin faiz oranı yüzde 7.25...
aynı tarihlerde arjantin de imf'den kredi alıyor. imf ile 50 milyar dolarlık 3 senelik stand by antlaşması yapıyor.
arjantin'in imf'den aldığı kredinin ilk dilimi tam 15 milyar dolar.
ve arjantin imf'den aldığı bu para için sadece yüzde 3.5 faiz ödüyor.
bizim aldığımız kredinin faiz oranı neydi?
yüzde 7.25
biz neden yüzde 3.5 faizli kredi varken gidip yüzde 7.25 faizli kredi alıyoruz?
çünkü, şayet biz imf'den kredi alırsak, imf bu paranın nereye, ne şekilde harcandığını, kimlere ne şartlar altında ihale verildiğinin hesabını soracak.
yani imf'den alınan bu kredi ile, mehmet cengiz'e finansman sağlayamazsınız.
yahut tüpçüye televizyon kanalı ve gazete alması için 750 milyon dolar kredi veremezsiniz.
imf sizden bunun hesabını sorar. parayı düzgün kullanmanızı ister, peşkeş çekmenizi değil.
işte sevgili arkadaşlar, özellikle akp'li arkadaşlarımız. akp bu yüzden yüzde 3.5 faizli kredi dururken yüzde 7.25 faizli kredi alıyor.
hepimizi borca sokuyor, ama bizi borçlandırdığı parayı kendisi harcıyor, bize de yüksek faizi ödemek düşüyor.
ve türk milleti bu tiksindirici borcu ödemek zorunda değildir. ödemeyecektir.
umarım muhalefet partileri iktidara geldiklerinde bu tiksindirici borç doktrinini uygulamaya sokarlar, şayet bunu uygulamazlarsa iki elim onların da yakasında olacaktır...