istanbul üniversitesi hukuk fakültesi iş hukuku ve sosyal güvenlik hukuku ana bilim dalında profesördür.
profesör kelimesine takılıp da genel algı üzerine, kendisini yaşı kemale ermiş,her daim takım elbise giyen,öğrenciye biraz mesafeli olan bir hoca olarak düşünmeyin.
çift numaralı bir öğrenci olmam nedeniyle uzun zamandır tek numaralı arkadaşların "oğlum bizim iş hocası süper.matrak biri" sözleriyle kendisinden haberdar olsam da ilk defa bugün dersine girme şerefine nail oldum.ve ilk gördüğümde tepkim hoca bu mu şeklindeydi.bunun nedeni yaşını bilmemekle beraber,bir profesör için oldukça genç,klasik takım elbise yerine,son derece şık,rahat bir giyim tarzını benimsemiş olmasıydı.bu şekli ilk izlenimlerden öte daha önemlisi dersi(pratik),gayet anlaşılır bir şekilde,öğrenciye sunabilmesidir.bunu yaparken de öğrenciyi sıkmamak ve dersi daha da anlaşılır kılmak için esprili bir yaklaşım sergilemektedir.sorduğu sorular üzerine işvereni esas alanlara karşı gülerek,zafer işareti yaparak,kahrolsun emperyalizm demesi,ücretli yıllık izinden bahsederken,moruklara daha çok izin verildiğini bunu söylerken de ön sıralarda oturan yaşlı amcaya bakıp sakın yanlış anlamayın,ben de yaşlıyım demesi,ardından da keşke şu izni 60 gün yapsalar hem 50 yaş hayatın baharı demesi,pratik de aynı türk filmi benzetmesi ne demek istediğimi anlatan örnekler sanırım.
bir de bugün öğrencilerden birine,ekşi sözlüğe sen mi yazdın "fb-gs derbisi sonrası,iddiayı kazanmama rağmen yine de sınıfa çikolatayı benim ısmarladığımı ,sonuna da,yüce gönüllü hoca diye yazmış,ben onu enayi diye anladım" diyerek bizleri yine güldürmüştür.