uzun saç

entry275 galeri
    46.
  1. aslında niyetim bu değildi. evet, uzun saçla gezmişliğim vardır. hala da gezerim. nitekim o zamanlar pek kötü gözle bakılırdı uzun saça. ters bir mekana girdiğinizde dayak yeme olasılığınız bile vardı. ama o zamanlarda her şey daha kolay geliyordu bize.

    niyetim bu değildi. aslında berberleri protesto etmektir uzun saç. yav, bi kere de istediğin gibi kesemez mi bu adamlar? "hah", diyordun, "oldu sanki, bırak abicim, oynama." "olur mu" diyordu, pek işine saygılı berberimiz, "yav şu uçlarını düzeltmeden olur mu?" "peki" diyordun, "yalnızca uçlarını düzelt, ama gözünü seveyim bozma şu saçı..." "tamam abiciim", diyordu, "merak etme sen!" ama uçlarını düzelttiğinde her şeyi de piç ettiğini farkediyordun. aslında bunlar da önemli değildi. yav, bi adet berber de konuşmadan işini yapamaz mı? ben senin hangi karıyı nerede düdüklediğini dinlemek zorunda mıyım arkadaş? senin tuttuğun takımın ne bok yediği ile ilgilenmek zorunda mıyım? mahalledeki dedikoduları duymak zorunda mıyım? memleket sorunları üzerine ortalama zekanın ürettiği geyikleri çekmek zorunda mıyım? daha da kötüsü, sen sürekli sağımdan solumdan değdirmek zorunda mısın?

    neyse, canıma tak deyince berbere de gitmez oldum. ee, saç denilen hadise de şişede durduğu gibi durmuyor. hababam, debabam uzuyor. yav, bi dur be arkadaş, nereye varacaksın uzayıp da. annemin haykırışları üzerine gitmek zorunda kalmıştım berbere en son. ondan beri de yolda görsem selam vermiyorum bu zibidilere.

    ama dediğim gibi, saç da uzadıkça uzuyor. sonunda bir geyik aldı yürüdü. kim görse, "n'aber lan isa?" deyip kih kih gülmeden rahat edemiyor. en son papa'nın ziyareti ile de geyik tavana vurdu: "papa'yla aran nasıl lan isa?", "papa gelip elini öptü mü lan isa?", "olum hazır papa da gelmiş, ben isa mesih'im diye atlasaydın ya meydana..."

    ee, insan soyu bu, bir şeyin bokunu çıkarmadan rahat edebilme kabiliyeti verilmemiş ona ne yazık ki!
    1 ...