kırmızı oda

entry105 galeri video1
    92.
  1. sadece beş sayfa entry yazılmış olmasını şaka olarak nitelediğim dizi. 2020-21 döneminin en kaliteli tv dizisidir diye düşündürendir. ses getirmesine bakarak birkaç tane diziyle kıyaslanabilecek olsa da, onlara da oyuncu kadrosuyla fark atacaktır diye düşünüyorum.

    neyse, ağır temposu ve uzun süresi dezavantaj gibi dursa da, takibini kolaylaştırdığı için dizi-film izlerken başka hobiyle ilgilenme penceresini bende açmış, izlerken amigurumi örgü örmeyi öğrendiğim; izlerken örgü örmeyi bir meditasyon yöntemi olarak benimsediğim için yayınlandıktan sonraki gecelerde youtube dan reklamsız izleyerek (bkz: youtube premium) takip ettiğim güzide dizidir.

    bir notu özellikle düşmek istedim, dizinin 40. bölümünde iki önemli olay oldu. şayet bu olayları, mesela george r.r. martin kaleme alıyor olsa, daha farklı gelişeceğini düşünüyordum ama şimdilik iyimser devam ediyor.

    --spoiler--
    taa en başından beri mafya olduğu için terapi seansları ölümüyle sonlanacağına emin olduğum delikanlı sadiyi, bir senaryo oyunuyla miço nun öldüreceğine emindim. hatta bu tespiti ilk yaptığımda miço dan haber alınamadığı dizide işlenmişti ve ilk düşündüğümde buraya yazmadığım için pişmandım. şimdi pek öyle ilerlemeyecek gibi; her ne kadar sadi nin gardı düşük ve miço nun bilinmeyen yılları hala karanlık. dolayısıyla sadi mahzeni miço ya devredip uzak denizlere açılacak gibi bir sona bağlanacak gibi gözüküyor, ama game of thrones kötümserliğiyle yazılmış olsa bu bölüm sonunda sadi evinde tutsak alınır çocukları önünde kurşunlanırdı. bu sadece kötümserlik değil mafya rolünün kaçınılmaz akıbeti olduğu için de olabilirdi, ama bakalım. buna tekrar değineceğim.

    vahit karahanoğlu nun da sonunun planlı şekilde, kendini öldürerek bitmesi daha karamsar olacakken ölümü yaklaşanın bunu anladığı rivayet edilen şekliyle bitecek gibi. Tabii bu, terapiye giden birisinin fayda görmediği veya psikiyatrın çuvalladığı bir duruma bağlanmış olurdu ki dizi bundan özellikle uzak duruyor gibi.

    manolya hanımın özel hayatı var ama sırf normal insan olduğunu teyit edecek kadar işleniyor. hani o da diğer insanlar gibi yemek yiyor, bir evi kocası var, terapiler dışında hayatı var mesajları veriliyor. ama ötesi yok, ben buradan çok olumlu birşeyler okumuyorum söyleyeyim. manolya hanımda sıkıntı var.

    --spoiler--

    neyse, yalnız bir çok ilginç noktayı işaret etmek isterim. delikanlı sadi diziye girdiğinde ortada sedat peker açıklamaları yoktu. ve mafyaya bulaşmış bir insanın gıyabında iyilikle bahsetmek, ona şefkatle yaklaşmak veya insan muamelesi etmek yadırganmaktaydı, gerçi hala devam ediyor.

    ama o çok öngörülü bakışın aksine, tam dizideki gibi, mafyatik arka plandan gelen bir adam ülkeye iyilik getirmiş gibi oldu. bu mevzu sıkıntı verici, sıfatı çok olumlu da veremezsin ama o kadar olumsuz takıştırma yapmak da yakışmıyor. ben delikanlı diyeyim. hem diziye uygun hem de kanı deli akıyor, onu iyi tanımlıyor bence.

    iyi statüdeki, itibarlı insanların ağzını açıp söylemeye cesaret edemediği, yine süper statülü mağrur güvenlik güçlerinin ve hukuk adamlarının evlerini basması korkusuyla açıktan dillendirilmeyen korkunçlukları, delikanlı bir adam geldi ve ortaya koydu. şimdi büyük makamları, ülkeyi, tüm hayatımızı emanet ettiğimiz o suça bulaşmamış püripak insanların, onu diyemezsin, bunu söylemeye hakkın yok, saygı gösterin denilen o, insan demenin iltifat sayıldığı onbinlerce tipin ne olduğu birbirlerine yaptıkları ve açıklamalara verilen tepkilerle ortaya çıkıyor, çok ilginç

    yani aslında, ülkenin geleceğini gerçekten bir delikanlı nın olumlu yönde etkileyebileceğine ilişkin öngörü yapmış, görünüşe göre tutturmuş dizidir. Ben, bunca yıldır nakış gibi işlenmiş mafya klişelerini kırabilecek, bambaşka öyküler ortaya koyulabilecek bir arkaplan görüyorum ülkemiz ve kültürümüz için. çünkü kahramanlarımız da kötüye başkaldırmıştır ama kötülerin de önemli bir kısmı makam sahibi, o gün için kanuni yerleri olan kişiler olagelmiştir. dolayısıyla kanuna karşı gelmeyi veya insanların canını alan, canını yakanların kutsanmadığı; bununla birlikte çeşitli sebeplerle suça itilmiş insanların da insan olduğu, bu müessesenin de tabiatın kanunları gibi doğal olarak oluşageldiğini anlatabilecek edebiyatçıların, sinemacıların günüdür diye düşünüyorum.
    0 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük