Moskova'daki vatan sevicisine Washington'u kıble bilenlerin "lütfu"...
Herkese itibar dağıtan itibarsız bir devlet...
Yüzlerine sürdükleri allık gibi kullanıyorlar Nazım'ı, cenazesini getirip eski bir başbakan yardımcısı ve dışişleri bakanı olan Deniz Baykal'ın gözüne sokacaklar.
Bütün bunlara bakıyorum da vallahi Moskova'da vatan seven (!) Nazım daha şerefli, daha haysiyetli, daha itibarlı.
Hadi şimdi daha büyük bir şevkle, Nazım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor deyin. Pişkinliğin bu kadarı...
Ama bu memleketin "sağduyu"su kalmış mıydı ki? istiklal Şairimiz Mehmet Akif'in gönül kırıklığını görmezden gelenler, Nazım'ın yüreğini de görmezden gelecekler. Çünkü bu memlekette hakiki bir "edebiyat tarihi" yok.
Şairleri "kahraman", kahramanları "şair" olan, şiirsiz bir memleketteyiz işte. Ve bizim sözlerimiz hırçın bir zemheri gibi vurur suratlara, rahatsız eder, acıtır.
Bakü'ye ilk gidişinden itibaren arkasındaki KGB ajanlarının sayısını bile bilmiyordu Nazım. Ama bildiği tek şey vardı, umduğunu bulamadığı...
Şairin yüreği hakikati arar. Mutlak hakikati... O'nun mutlak hakikat uğruna seçtiği hayatı onaylarsınız veya onaylamazsınız. Bu bir itibar meselesi değildir ki!