charles bukowski

entry1051 galeri video5
    1034.
  1. zor geçen bir çocukluk, yalnız bir ergenlik sonrası tek başına bir hayat. amaçsız bir yaşam, üçüncü sınıf otellerde, kiralık odalarda, barlarda,hipodromlarda geçen bir hayat.
    yalnızca üç şeye ilgisi var. kadınlar, at yarışı ve içki. topluma ve insanlara küskün,kırgın. bu yüzden alkole sığınıyor. doğuştan yalnız bir insan ve bundan zevk alıyor. birazda kendisinin tercihi yalnızlık.

    - çok şey istemiyordum hayattan, sadece yalnız bırakılmak.

    diyor '' ekmek arası kitabında.

    belkide kendimden bir şeyler buluyorum yaşantısında bu yüzden bütün kitaplarını okudum. fakat benim için en güzel kitabı '' pis moruğun notları''

    Biliyor musun Sebastian, bazen Tanrıyı hiç anlamıyorum.
    - Tanrı mı efendim? Hangi Tanrı?
    - O ne demek öyle Sebastian? Kaç tane Tanrı var ki?
    - Bilmiyorum efendim. Sizce kaç tane var?
    - Elbette bir tane var Sebastian. O da bildiğimiz Tanrı. Hani şu adaleti sağlayan.
    - Adalet mi efendim? Hangi adalet?
    - Yeryüzündeki ve öteki dünyadaki adalet elbette Sebastian.
    - Efendim, beni affedin ama ben yeryüzünde adalet göremiyorum.
    - Saçmalama Sebastian. Elbette yeryüzünde adalet var.
    - Bence yok efendim.
    - Neden böyle düşünüyorsun Sebastian?
    - Çünkü eğer yeryüzünde adalet olsaydı efendim, fakir bir köylünün tek oğlu savaşta ölmezdi ve kralın oğulları da bugün hayatta olmazlardı. Çünkü o tek oğul, kralın oğulları rahat yaşantılarına devam etsinler diye öldü.
    - Saçmalama Sebastian! O fakirin oğlu, ülkemiz için öldü ve şehit oldu. Şehitlik, bir insanın ulaşabileceği en üst rütbedir. Krallıktan bile daha üstündür şehitlik rütbesi.
    - O zaman herhalde kral hazretleri oğullarını ve hatta kendisini hiç sevmiyor olsa gerek efendim.
    - Neden böyle söyledin Sebastian?
    - Çünkü şehitlik gibi üst bir rütbe dururken, sadece krallıkla yetinmeyi seçiyor da ondan efendim.
    - Seni anlamıyorum Sebastian. Ne söylemeye çalışıyorsun?
    - Sadece gerçekleri efendim.
    - Sen delirmişsin olmalısın Sebastian. Tanrı sana akıl versin.
    - Hangi Tanrı efendim? Adalet dağıtan mı? Yoksa bunca adaletsizlik karşısında kılını bile kıpırdatmayan mı?
    - Ne saçmalıyorsun sen? Sadece bir tane tanrı var. Tanımıyor musun onu?
    - Ne yazık ki, tanıdıklarımın içinde hiç tanrı yok efendim. Zaten fazla bir tanıdığım da yok. Yan köşkün uşağı olan meslektaşım Filip, bizim köyün nalburu Moris ve bir de savaşta tek oğlu ölen şu zavallı köylüyü tanıyorum efendim. Ama hiç tanrı tanımıyorum. Siz tanıyor musunuz?
    - ?..
    1 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük