bir an önce sıyırmadan girmek istediğim sınavdır. oturup efendi efendi çalışırken dönüp bir de çevreme bakıyorum; kendini kaybetmiş bir güruh, sürekli "çalışın!" diyen diktatör niteliğinde öğretmenler, bu sınavı hayat memat meselesine dönüştürmüş beyinler... şimdi özeleştiri yapıyorum: ben mi sınavı bu kadar hafife alıyorum; yoksa bu kadar abartılması mı asıl tuhaflık?
ha bir de şu klişeleşen "hayatımız 3 saat mi?" muhabbetine bir cevabım olacak: hayır efendim, hayatın 3 saat değil, 3 saat 15 dakika. *