anlayamadığım bir şey var. tanım entryleri hariç tutarsak; olaylarla ilgili yaptığımız yorumlar, okulda başımızdan geçen komik bir gün, hayata ilişkin kaygılarımız, sevdiğimiz bir film, bunlar hep yalnız bizi ilgilendirecek derecede subjektif şeyler değil mi? sana ne benim geçen gün kimle kavga ettiğimden. bana ne senin hangi filme ağladığından. böyle mi bakmalıyız birbirimizin burada paylaştığı kişisel şeylere? tanımlanması gereken yalnızca bir sandalye mi? dedim ya, anlayamıyorum bunu.
"hayatınız sadece sizi ilgilendirir ve tanım entrylerden başka bir şey istemiyoruz bu sözlükte!" denseydi eğer, peki der, ona uygun yazardım yazdıklarımı. ama öyle olmuyor, değil mi? neden öyle olmadığını ansiklopedi yerine roman okumayı yeğlememiz gibi basit bir örnekten çıkarmak mümkün. çünkü bizler 0 ve 1'lerden oluşmuyoruz. çünkü bizler insanız ve farklı hayatları, farklı zamanlarda aynı kurallarla ve birlikte yaşıyoruz. ben bu nedenle senin neden dün yediğin yemeği beğenmediğini merak ediyorum. bu nedenle, yani sırf hayatta benle beraber yürümüş oldukları için okuyorum ve izliyorum başkalarının subjektifliğini. eğer bunu yapmazsak, kendimizi hangi aynada görebiliriz, benliğimizi hangi terazide tartabiliriz? insan olmak için, birbirimizin subjektifliğine muhtacız.
yalnız beni ilgilendirecek denli subjektif olduğu için silinen bir entrymde dedim ki: kızım olursa adını ederlezi koyacağım. bunu derken o ederlezi denen akıl almaz şarkının bende uyandırdığı hisler ve bana hatırlattıkları gizli. o şarkıda benim gelecek için ne umutlar taşıdığım titreşiyor. ve ben bu nedenle kızımın adını ederlezi koymak istiyorum. bu şarkının güzelliğini böyle tanımlıyorum. ve bunun, paylaşılmaya değer olduğuna inandığım için yazıyorum buraya. bir şeylerin paylaşılması gerektiğine inandığım için. tıpkı sizin yaptığınız gibi.
paylaşmak zorundayız. kah bilgimizi, kah hislerimizi. aksi mümkün olamaz. eğer öyle olsaydı, ederlezi diye bir şarkı asla varolmazdı.