bu kişiyi değerlendirirken israrla "bakana laf söylüyor ama kendisi de aynı" ya da "siyasilere ve gazetecilere pis diyor ama kendisi de yapmış" tadında savunma mı yoksa mazeret mi bir takım garip benzetmeler yapanlara hatırlatılması gereken bir mesele var: sedat peker ile bu sayılanların tek ortak noktası olsa olsa aynı ülkenin vatandaşı olmalarıdır ve geriye kalan tüm mukayeseler malesef geçersizdir.
halk tarafından doğrudan seçilmiş ya da seçilmemiş farketmez: bakan, milletvekili ve bürokrat denen kişiler bu makamları kendi çıkarları için değil, kamusal bir hizmet verme adına işgal eder, maaşları, makam arabaları ve imtiyazları kamu kaynaklarından karşılanır ve etkinlikleri yine görevleri ile ilişkilidir. sıradan vatandaş gibi yasalara sadece 'uymak' zorunda olmaları bir yana, bir de o yasaları 'uygulamak' gibi yükümlüleri de var. gazetecilerin böyle bir görevleri olmamakla birlikte onlar da her fırsatta 'kamu görevi' yaptıklarını iddia ederler; ben söylemiyorum, kendileri böyle iddia ediyor. ama kamu görevi demek ahaliyi eğlendirmek değil ki, bu ünvanın da kendine göre dürüstlük, tutarlılık, bilinç, vs. gibi bir ton gerekliliği var, en azından kağıt üzerinde böyle.
peki o zaman herhangi bir mesleki ya da yasal bir kamu görevi olmayan sedat peker'in icraatları nasıl olur da bu meslek ve pozisyonları işgal edenlerle aynı kefede değerlendirilebilir? misal: sıradan biri karnı ağrıyan başka birine 'şalgam iç geçer' diye tavsiye verebilir, kimse de bu tavsiyeyi vereni suçlamaz. ama doktorsan ya da bir sağlık çalışanıysan böyle bir tavsiyeyi verdiğin anda sorumluluk senin üzerindedir ve hesap sorulur, tavsiyeyi alan iyileşse bile hesap sorulur. çünkü profesyonel dayanağı olmayan bir beyanda bulunmuş ve konumunu yani mesleği nedeniyle kendisine verilen sorumluluğu istismar etmiştir.
sedat peker bir kamu görevlisi değil ve tek sorumluluğu var o da yasalara uymak, işine gelmez, ona uymaz ve yakayı kaptırırsa yasalarca tespit edilmiş bedeli öder, hepsi bu kadar. demek ki peker'in bazı toplum kesimleri arasında sahip olduğu etkinliğini kullanarak makamlarının, rütbelerinin ya da mevkilerinin de gücüyle kanunları hiç edenleri tutup peker ile aynı tartıya koymak için ya yüzsüz, ya izansız ya da ak it olmak lazım ki, zaten bu kavramlar arasında pratikte bir fark yok.