gazete, dergi ve kitap yapraklarıyla kanatlanan aydındır ve kendi ifadesiyle kertenkeleler buna gülmüştür.hatay'da lise yıllarında milliyetçi iken hocalarını yetersiz milliyetçi gördüğü için onlara köşesinden nefret dolu yazılar yazan; imandan şüpheye, şüpheden inkara ve inkardan maddeciliğe hazin geçişler yapan meriç bir batılıdan doğuyu dinlediğinde hayran kalmış ve hint medeniyeti üzerine araştırmalar yapmıştır.en verimli yıllarında gözlerini kaybetmesine rağmen kitap yazmaya ara vermemiştir.bu ülkede hint medeniyeti ile ilgili denemesinde bahsettiği tagor kendisidir.kitaplar için "yazarla okuyucu arasında aşıkane mülakattır" diyen meriç'in gözleri bu aşktan kör olmuştur."murdar bir halden muhteşem bir maziye kanatlanmak gericilikse, her namuslu insan gericidir" derken o günlerin öfkesi görülürken, "sağ kovuğuna çekilmiş münzevi, mazlum, mustarip.sol, eline tutuşturulan reçeteyi kekeliyor, manasını anlamadığı reçeteyi.tek ortak duygu:düşmanlık.diyalog yok.tanzimat'tan beri hazır elbiseye meraklıyız, hazır elbiseye ve hazır medeniyete.." derken dünden bugüne değişmediğimizi, sürekli atalet halimizi ve uykuyla uyuşukluk arasında geçen fikri hayatımızı özetliyor..
edit:türkiye cumhuriyeti devlet olamadıkça yetiştirdiği insanların kıymetini bilemeyecektir.