erguvan, rengiyle, diğer özellikleriyle ve hakkında söylenmiş hikâyelerle, bana göre, ilkbaharın gizemli güzelidir.
erguvan, her şeyden önce, diğer bir çok çiçeğin aksine ağaçta yetişir. kokusu da yoktur, erguvanın. hakkında söylenmiş hikâyeler yüzyıllar boyu sürmüş olsa da, mevsimi kısacıktır. ancak nisan’ın sonlarıyla, mayıs’ın başlarında rastlayabiliriz ona. nadiren, hava şartları müsait olup da lütfedip gelirse bir de mart’ın sonlarında. az görünür, çok durmaz. acelecidir ve de nazlı. seyrek görünse de ardından çok konuşulur.
efsanelere baktığımızda erguvanın kökenlerinin filistine uzandığını görüyoruz. daha bilimsel kayıtlar ise akdeniz, balkanlar ya da güney avrupa ve batı asya olarak göstermektedirler, anavatanını. ülkemizde ise ege, güney anadolu ve marmara bölgesi’nde yayılmakla birlikte, dünyada en bol ve en güzel haline, özellikle boğazın yamaçlarında rastlandığını herkes kabul etmektedir.