Maçı tv den canlı seyredip akıl gözüyle değerlendirecek yaştaydım anlaşmalı kaleci zalad topu kontrolüne alıyor hatta kucağına alıyor.. Muş gibi yapıp pıt diye gs forvetlerinin önüne ay elimden kaçtı diye yumurtlayıverdi maç boyunca. Zaten sezonun son maçıydı zalad için son vurgunu yapıp bir daha türkiyeye dönmemek gayet ideal görünüyordu. Ve dönmedi de zaten.
Benim anlamadığım saf Beşiktaş sonuçlar geldikten sonra rakibi ile sanki bir jübile maçı oynamışçasına el sıkışıp sahadan ayrıldı bir fb li olarak bu durum da oldukça garibime gitmişti ama ağırbaşlılığı takdir etmedim değil..
Neyse ki ben iki takımlı da değildim ne hak yiyenin ne hakkını yedirenin tarafında değildim ama bu çocuklukta bana ezberletilen en büyük fb ile dahi arama mesafe koymama ve bir futbol ateisti olmama giden bir kaç gerçeğe varış sağlayan olaydan biri oldu. Daha sonraları fb nin de yetmişli yıllarda çok şike macerasını öğrenince Türkiye futbolu ve başına çöreklenmiş dört büyükler çetesinden tamamen nefret ettim. Akıl sağlığınız için uzak durun Türkiye deki futboldan..
