gençler iş beğenmiyor evet. ancak beğenmek zorunda da değiller.
ben sizden çok uzak birisi değilim. bu konuda söylemek istediğim bir kaç şey var naçizane. belki birilerine faydam dokunur. belki birilerinin bakış açısını değiştirebilirim.
öncelikle bazı hayati konularda her şeyi bir kenara bırakıp tamamen bireysel düşünebilmeyi, kendi çıkarlarınızı korumanız gerektiğini mutlaka bilmelisiniz. halkların kardeşliği, vatanın bölünmez bütünlüğü, neşe içinde bir aile, cıvıl cıvıl bir mahalle siz yoksanız olmaz. o yüzden hayati konularda şekil, tavır, fikir ve ideoloji ikinci plana atılmak zorundadır. bu insanlıktan çıkın demek değildir. bu, "ölmeyin amına koyayım" demektir.
bu düsturda yola çıktığında insan, eğer doğuştan fiziki veya zihinsel engele sahip değilse, kendisine asgari geçimi sağlayabilir, kısaca doğada hayatta kalabilir. belki altıpatlar silah yapamaz kendine ama en azından göt cebinde irice bir taş bulundurabilir.
şöyle düşünün; simyacı'yı okuyanlarınız vardır. bir yolculuğa çıkmanız gerekiyor ve o yolculuk sonunda büyük bir hazine sizi bekliyor. (kader bu, sizin de varoluş amacınız, kendi kişisel menkıbeniz bu varsayalım. ağlayacak değiliz herhalde.) bu yolculuğu tamamlamanız için bir çok çaba ve sıfır noktasından varış noktasına ulaşma gayretine gireceksiniz. elinizde ne uçak bileti var, ne banka hesaplarında bolca para... çırılçıplak vaziyette bir araziye bırakıldığınızı varsayın. ben gerçekten inanan her insanın bu halde bile o menkıbeye ulaşabileceğine yürekten inanıyorum.
öyleyse burada bizi engelleyen şey gerçekte nedir? başarıdan başarıya koşmayı, nasiptekileri elde etmeyi engelleyen, kişinin mutlu olmasının önüne geçen şey ne? siz buradan yaya halde mısır'a gitmeyi kafaya koydunuz da türk hava yolları mı size engel oldu? kıyamam... istersen oturup ağlayalım. hahahasiktir ordan. feribotla kıta değiştiren mültecileri hiç mi duymadınız? onları neden yasalar, devletler, havayolu şirketleri engelleyemiyor? onlar sizden daha mı şanslı? yoksa sadece gözleri mi kara?
ben önümüzdeki asıl engeli söyleyeyim; bize engel yine biziz. niçin? çünkü ben istediğim şeyi elde etmek için çıktığım yollarda konaklayan insanlar görüp yolumdan döndüm. onlara özendim, onlar gibi olmaya çalışıp amacımı unuttum. başkalarının kendi menkıbelerini gerçekleştirmek için çıktıkları kendi yollarına bakıp, onlara katıldım. halbuki o yolların sonunda sadece onlar için bir kazanç vaadedilmişti. benim için hiçbir şey yoktu orada. bunu göremedim. boşa kürek çektim, gitmemem gereken yerlere gittim. kendi kazancımdan çok uzaklaştım.
hem neden sürekli siz birilerine katılma hevesindesiniz? neden birilerine bakıp özeniyorsunuz? neden size kimse özenmiyor?
kaybedenler ağlar. ve kaybetmek kaybettiğini kabul ettiğinde gerçekleşir. çaresiz görünmemek için belki, belki egonuzu yenemediğinizden kaybetmeyi tercih ediyorsunuz. ezik görünmemek için yokmuş gibi davranıyorsunuz. eksikleriniz açığa çıkar diye oralara hiç yaklaşmıyorsunuz. iyi de nereye kadar?
gençlerin öğrenmesi gereken pek çok şey var. ve yolun daha çok başındalar. şimdi, bugün hayatlarını tamamen değiştirecek bir şeye başlayabilirler, vakitleri yeter. ancak miskin olmamak gerek. bir genç tecrübe de kazanır, para da kazanır, iş de yapar, iş de kurar. her şeye sahip olabilir dünyada. ve zamanla gelişir bunlar. ancak tek şart miskin olmamak.
18 yaşında bmw 3.20'ye binme arkadaşım. binme amına koyayım ölmezsin. buna kafa yorma, enerjini buna harcama. 25 yaşında metrobüse binmek, patrondan laf yemek seni öldürmez ama 50 yaşına geldiğinde öldürebilir. ya da sen onu öldürürsün bilemem. yani demem o ki, şimdi olmadığında odana kapanıp ağlarsan yarın da olmayacağını ben sana garanti ediyorum. istersen iddiaya girelim.