Yer: Ankara ibn_i Sina hastanesi.
Aylardır onkoloji servisinde yatan babamın, yorgun ve bitik halini izliyorum usul usul, içim çekilmiş gibi, o uyuyor, ben izliyorum...
içeri paldır küldür hemşire girdi, uyuyan babama yöneldi ve damar yolundaki kelebeği lönk diye çekiverdi.
Şaşkınlıkla durumu anlamaya çalışıyorum...
irkilerek ve acıyla uyandı babam...
_ Noldu hemşire hanım?
diyebildi yorgun nefesiyle..
_ tedavin bitti, hadeee toparlan gidiyorsun! diye çemkirip, poposunu döndü ve gitti.
O an babamın yüzündeki o ifadeyi, o korkuyu, o hüznü hiç unutmadım.
Her şeyin bittiğini anlamıştı, yolun sonuna gelindiğini...
Hem de bu denli acımasızca, duygudan, merhametten uzak bir ses tonuyla!
Ûzerinden çok yıllar geçti.
Ama adın, yüzün hâlâ capcanlı duruyor beynimde.
Seni hiç affetmeyeceğim Filiz hemşire!
Nefret duyduğum tek insansın!